hem mütefekkir hem alim olmak – dertli sözlük
çok zordur..

bizdeki fikir adamları, eğer muhafazakar ise, ciddi bir islami bilgi birikimine sahip olamıyor. batı felsefesi, edebiyat falan derken asıl maksaddan uzaklaşıp kendi ekollerini oluşturmaya çalışıyorlar. sonra da islam'ın felsefesini yapıp namaz kılmayan, kuran'ı kerimi yüzünden okuyamayan insanlar türüyor. kendi fikirlerini yüceltip dini bir kılıfla satmaya başlıyorlar.

islam alimleri de nakilcilik hastalığına tutulmuş; çağı okumaktan uzak bir görüntü veriyor. böyle bir nakilci gelenek zamanın problemlerine çözüm bulmaktan uzak.
şu meşhur hadisin tamamen izah ettiği bir meseledir.

هَلَكَ النَّاسُ اِلاَّ الْعَالِمُونَ وَهَلَكَ الْعَالِمُونَ اِلاَّ الْعَامِلُونَ وَهَلَكَ الْعَامِلوُنَ اِلاَّ الْمُخْلِصُونَ وَالْمُخْلِصُونَ عَلٰى خَطَرٍ عَظِيمٍ

insanlardaki halet üç vaziyetin bulamacından başka değildir.

birinci vaziyet: alimdir.. hatta islam olmasa da, bilene alim denir, kafir haliyle dahi ilm-i islamı pek iyi bilebilir. bu teorik islam bilgisidir. şeriata ve itikada dair ne sorsanız cevap verebilir. evet üzerine bütün ulum-u islamiye yazılı bir kağıt gibi veya kompakt disk gibi, bir adam hatta bazen meşhur bir şeyhten daha çok din i mübini bilebilir. mesela öyle hahamlar vardır (*), müftü ve bazı fakihlerden çok islama hakimiyeti vardır.

---işte zamanımızın avamı en ziyade bu noktada çıkmaza düşer..bu kadar bilen adam, nasıl....filan..nasıl...olur... diyerek ilmi yüksek bir adamda gördüğü bir hakikatsizlikle ikilemde kalır...ya adamın ilmine toz konduramadığından bin dörtyüz yıllık hakikate ters olan fikrini kabul eder veya bin dörtyüz yıllık o hakikatin hatrı için o adamın ilmini de çöpe atar, kıymetsizleştirir.. halbuki rasulullah bu meseleyi veciz şekilde hem yukarıdaki hadisle hemde ''faydasız ilim'' gibi bir tamlamayla tamamen çözmüştür...evet: ezberlemekle kuranın ahlakına yetişilemediği gibi, hazmedilmemiş gıdanın vücuda kuvvet ve fer olmayacağı gibi..

ikinci vaziyet: amildir... bildiğiyle amel edendir...bu adam ya bütün bildiğiyle, ya da bazı konularda bildiğiyle, ya da bildiklerinin bir kısmıyla bilerek amel eder...ancak bu hal dahi avamı ve sathi nazarla bakanları, önyargılı adamları şaşırtır...
----evet: bir adam namaz kılmayı bilir ve o namazı da kılar ancak bu dahi, o şahıs hakkında bazı yargılara varmamıza manidir... mesela rabbimiz فَوَيْلٌ لِلْمُصَلّ۪ينَۙ ﴿٤﴾ اَلَّذ۪ينَ هُمْ عَنْ صَلَاتِهِمْ سَاهُونَۙ buyurur..demek bir adam bildiğiyle amel etse dahi, elinde hüsrandan ve veyl'den başka kalmayabilir..

üçüncü vaziyet: ihlas'tır...kurtuluş sadece bu haldedir...yani bir adamın bilmesi yetmez, bildiğiyle amel edecek, o da yetmez bu amelini sadece allah rızası için yapacak...başka gaye menfaat girdi mi en azından amel beyhude olduğu hadisin rivayetinde var.

şimdi..benim gibi avam olanlar burada şunları bilmeli, dikkat etmeli:
---bir adam hem alim, hem amil, hem salih ise, o her halinden bellidir...
---bir adam ilim bilebilir, bu onun amil olacağı veya salih olacağı manasına gelmez...
---bir adam ilim bilebilir, ancak bütün ilmine amil olmayabilir, ama amil olduğu kısımları, hatta o amelleri içinde de tam ihlası yoksa da salih olduğu kısımları olabilir, toptancı olmamak gerekiyor.

bu minvalde piyasadakileri tartmalı.