modernizm – dertli sözlük
çağımızın en büyük hastalığı olabilir. kendini o kadar çok sevimli ve sempatik gösteriyor ki herkes hayran. kimse de çıkıp yahu kardeşim bu modernizmde olan ritüeller bizim kültürümüzde yok demiyor.
insanların düşüncelerine önem vermeyen, kendi ürettiğinin daha iyi olduğunu iddia eden, insanların inandığı değerleri alt-üst eden, üretmekten çok tüketmeye sevkeden misyonerlik faaliyeti.
bilinçlere musallat bir virüs... (bkz:islam modernizmi)
kökleri taa rönesansa kadar dayanmaktadır.
batıda kiliseye bir başkaldırı olarak ortaya çıkmıştır. lâ dini seküler paradigma olarak ifadelendirilebilir.
modernizm;
avrupa kıtasında yaşayan topluluk/milletlerin peşpeşe gelen kayıplar ve osmanlı gibi bir güç elindeki esareti nedeni ile aydınların ve bilim adamlarının rönesansla birlikte ortaya attıkları gelişim biçiminin ilk adı olarak verilmektedir.
nedir bu gelişim biçimi?
toplumun önde gelen aydın ve düşünürleri, yıllarca savaş ve bilek gücü ile ilerlemenin sağlanmaması, kilisenin topluma dini acı ve ızdırap çekme yöntemi olarak göstermesi gibi kavramları irdeleyip masaya yatırmışlardır.
fakat bu düşünce fırtınaları yerel yayılmadan daha ileri gidemiyordu. i̇lkel savaş, acı ve ızdırap oyunun temscilcisi ve toplumun belirleyici otoritesi kiliseler, neredeyse hiç olan kültürel gelişime karşı fikirlerin daha çok insana ve hızla yayılması gerekiyordu. böylece modernizmin ilk itekleyici gücü olan matbaa meydana geldi. 15. yüzyıla denk gelen bu zaman dilinde, ilk gerçek anlamda matbu basımı gutenberg ve ortağı fust 42 satırlık incil'i basarak gerçekleştirdiler.(daha önce 8. yüzyılda da çinde ilk matbaa tekniği kullanılmış, hatta uygurlar da 9. yy'da basım yapmışlardır fakat kastım, profesyonel ilk basımdandır.) tabi yine kilise baskısı nedeni ile kaçıp avrupaya yayılan matbaacılar, avrupa çapında matbaanın yayılmasını sağlamışlardır. böylece avrupada neredeyse her kentte bir veya daha fazla matbaa hizmeti başlamıştır. bu zaman diliminden sonra hepimizin illaki birer kez denk geldiği rosso,kant vb. gibi felsefe, bilim, edebiyat ustalarının eserleri çoğaltılmaya, yayılmaya başladı. bu döneme edebiyat ve tarih biliminde modernizmin başlangıcı gözüyle bakılmaktadır.
modernizim, tüm görüşlerle birlikte ana tema olarak, "insanın kendisindeki gücü, yeteneği fark edip, bu doğrultuda kendisini başka kurum ve topluluğa (buradan kasıt kilisedir) bağımlı hissetmeden aydınlanması, yaşamını kolaylaştırmasıdır" günümüzdeki teknolojinin de öncüsü olan sanayi devrimi ve diğer kültürel devrimler bu gelişim döneminin etkileri olarak bilinir.
hatta osmanlı'nın çöküş nedenleri arasındaki en büyük sebebin bu modernizm akımına ayak uydurmayıp, varolan gelişimi elçilerinin objektif olmayan istihbaratları ve değerlendirmeleri ile küçümsemesi olarak dile getirilir.
hatta şu an adını hatırlamadığım bir osmanlı mensubu avrupa elçisinin padişaha mektubunda "burada kant,rosso gibi ne idüğü belirsiz bir kaç dengesiz var, saçma fikirlerle halkın gelişebileceğine dair gereksiz bir umut besliyorlar. anlayacağınız, telaşlanacak bir durum yok, burada rahatımız kaçmaz" benzeri bir açıklama yapması da, bu gelişime elçilerimizin ne kadar kör bir gözle baktıklarının kanıtıdır. bana kızan arkadaşlar anadolu üniversitesi türk dili edebiyatı dersi "tanzimat dönemi edebiyatı" kitabında dönemin kökenine inen giriş yazısını okuyabilirler. zaten daha sonra peşpeşe gelen ıslahat,tanzimat ve meşrutiyet fermanlarının bu pişmanlığa ve geç kalınmışlığa işaret edildiği de gözle görülür bir gerçektir.
modernizm bir öcü değil, gelişim modelidir. modern olmak dinsizlik ya da inkarcılık olarak algılanmamalıdır. modernizim gelişim süreçlerine verilen genel isimdir. kuran-ı kerimin şu an her evde kolaylıkla bulunması, dünyanın heryerine çoğaltılması, türkçe meallerine ulaşılıp, arapça bilmeyen her toplumun bunlarla kuran-ı kerim'de ne denilmek istendiğine dair fikir edinmesi vs vs... bunlar da hep modernizmin meyveleridir.
yani kalem örneği gibi. onunla güzel yazılar yazabilirsiniz ya da birinin gözüne sokabilirsiniz. kuran'da bahsedilen nankör, cahil i̇nsan zihniyeti hangi kavramın içini boşaltıp değiştirmemiş ki, modernizm de sağlam kalabilsin.
(*) (*)
insan kaynaklı olan her şeyin değişmeye, güncellenmeye mahkum olduğunun göstergesidir. teknolojinin olduğu kadar, bozulmuş dine sahip olan medeniyetlerinde bu sancılı süreci bunun ispatıdır.

türkiye'nin modernleşme süreci ise islam gibi ilahi kaynaklı bir din nimetine sahip olmanın hakkını verememekten başlar.

ilk modernleşme belirtisi olarak osmanlı'nın izlerini zihinlerden silme sevdası ile başlayan akım kişinin özel hayatındaki dini yaşantısına ve hatta kılık kıyafetine kadar indirgenen bir zorbalıkla devam eder. fesli bir modernleşme olamaz mıdır ? tek şart şapka mıdır? ve din çağ dışı mıdır?

ardından gelen milliyetçilik özentisi günümüze kadar taşınan kürt sorununun temelidir. bir dışlamadır "ötekileri"

ve tabi modernleşmenin ekonomik yüzü de vardır. çağ dışı sayılan o toprak ağalarından tiksinilir adeta ve topraklar köylülere nispet edercesine dağıtılır. netice ise küçük parçalara bölünmüş fakir köylünün ne yapacağını bilmediği vatan toprağıdır. ne traktör alacak parası vardır ne de sulayacak sistemi. ama ülke modernleşmiştir olsun yeter ki ağaların gücü yok olsun. biz gider sanayideki modernleşme için dövizle ham madde satın alırız topraklarımız olduğu yerde dursun.

ve ele yüze bulaşan bir modernleşme sürecinin karın ağrılarını hala yaşayan bir türkiye nur topu gibi doğmuştur.