kitap ödünç verme kuralları – dertli sözlük
hicri dördüncü asırda bağdat'ta yaşayan hafız ebu bekir adlı muhteremin yazmış olduğu eser.
kitabın adı çok ilginç.
matbaanın olmadığı bir zamanda, elle yazılan, binbir güçlükle çoğaltılan eserlerin zorlukları nisbetinde oluşan değerleri var.
ve bunların ödünç alınıp verilmeme gibi bir lüksleri yok.
alıp, verilirken uyulması gereken kurallar var tabii.
kitabın vermemek için elinden geleni yap sonra şanslıysan sağlam gelmesi duası ile kitabınla vedalaş...
-45 dereceden çok fazla açılmaması.
-kapağın katlanmaması.
-çantada taşırken köşelerinin kırışmamasına dikkat edilmesi.
bir defada sadece bir tane ödünç verilmelidir. benim haberim olmadan kitaplığımdan (ç)alınan 10 tane kitabı tam 1 sene içinde geri alabilmiştim.
birine kitap ödünç verdiğimde kitap dönüp bana gelene kadar aklım orda kalır.. acaba yıprattı mı kapağına sayfalarına birşey oldu mu üstüne birşey döktü mü karaladı mı soruları meşgul eder zihnimi. kitaplarımla yaşadığım onları bir parçam olarak gördüğüm için belki de bu sorular... velhasıl kelam ödünç kitap vermek cidden zor zanaat.
olmayan kurallar silsilesidir. kitaplarımızı kıskanalım ama dozunda kıskanalım.kitab, tapınılacak bir araç değildir nihayetinde.kitaba, kaleme ve kelama hürmet etmeyi bilen bir medeniyetin evlatlarıyız, tamam ama abartmayalım lütfen.en sevdiğinizden vermedikçe gerçek iman etmiş olmazsınız türevinden sözleri hepimiz işitmişizdir oysa.kitaplar sadece bizim okuduğumuz ve sonrasında kütüphanemizin bekçiliğini yapacak olan araçlar da değildir.hepimizin kitapları kıymetlidir.altını çize çize, sayfasını katlaya katlaya, kenarlarına notlar ala ala da okuruz. aman toz konmasın aman kapağı bükülmesin neymiş. yeri geldiğinde de en sevdiğimizi alır hediye ederiz.evet bazen zor oluyor. verirken elimizin titrediği bile oluyor ama vermekten yine de geri durmayalım. buradan kitaplarımızı saçtığımız manası çıkmasın tabi.ödünç verdiklerimizi takip ediyor vakti zamanı geldiğinde geri de istiyoruz.sonuç olarak, ilim dediğimiz ve ilme vesile olan şeyler de paylaştıkça değer bulmuyorlar mı.