en büyük mahkeme, âhirette bütün insanların amel defterlerinin tartıldığı ve dünyâda yaptıklarının hesâbını verecekleri yer.
mazlumun teselli-i mükemmeli, zalimin ceza-i hakikiyyesi, her mahlukun hahişle arzusu olan kebir mahkeme.
boynuzlu koçla boynuzsuz koçun dahi mahkeme edileceği yer.
haşr suresi 18.ayeti getirdi hatrıma..."ey iman edenler! allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. allah’a karşı gelmekten sakının. şüphesiz allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır."ve bir hadis...şeddâd b. evs (r.anh)’den rivâyete göre; rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “gerçekten zeki ve akıllı kişi, nefsinin kötü arzularına hâkim olup ölümden sonrası için çalışandır. aciz kişi ise, nefsinin her türlü arzu ve isteklerine uyarak hayatını devam ettirip, allah’tan her şeyi ve cenneti isteyen kişidir.” (tirmizi, kıyamet, bab 25, hadis no : 2459; i̇bn mâce, zuhd: 31)şu güzel sözüde paylasayım...ömer b. hattâb’ın (r.anh) şöyle dediği rivayet edilmiştir: “hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin, büyük hesap günü için kendinizi donatın! çünkü kıyamet gününde hesap, ancak dünyada iken kendisini hesaba çekenler için kolay olacaktır.”hayatü's sahabe
abdülhamid döneminde ittihatçılar tarafından gizlice bastırılıp dağıtılan propaganda kitabı. internette maalesef metni yok.
kitapçıkta kurgulanan sahne abdülhamid'in, 1895 yılının bir cuma gününde, ayasofya camisinde halkın da hazır bulunduğu bir ortamda peygamber efendimiz tarafından yargılanmasıdır. dört halife, o zamana kadar ki bütün padişahlar da oradadır. peygamber'imiz cuma günü olmasına rağmen öğle namazı kılınmasını emrediyor çünkü sultan hamid'in hilafeti batıldır. hikayeye göre kurulan mahkemede hz. ömer ve yavuz sultan selim ölüm cezası verilmesini istiyor. en sonunda peygamberimiz ise"halifeliği, padişahlığı üstünden sıyırıp aldım. canını da bunca yıl inlettiğin millet ister alsın, ister bağışlasın" diyor.
istanbul'da bi̇nlerce dağıtılan bu kısa propaganda kitapçığı islam ile ilişkileri sorunlu olan ittihatçıların gerektiği zaman onu nasıl kendi amaçları için kullanabileceğinin da göstergesi. onların ideolojik varisleri olan kemalistler de, 1930'larda, yaklaşan savaş tehlikesi sebebiyle hutbelerde sık sık allah yolunda cihadın ne kadar ehemmiyetli bir vazife olduğunun anlatılmasını isteyeceklerdi.
kitapçıkta kurgulanan sahne abdülhamid'in, 1895 yılının bir cuma gününde, ayasofya camisinde halkın da hazır bulunduğu bir ortamda peygamber efendimiz tarafından yargılanmasıdır. dört halife, o zamana kadar ki bütün padişahlar da oradadır. peygamber'imiz cuma günü olmasına rağmen öğle namazı kılınmasını emrediyor çünkü sultan hamid'in hilafeti batıldır. hikayeye göre kurulan mahkemede hz. ömer ve yavuz sultan selim ölüm cezası verilmesini istiyor. en sonunda peygamberimiz ise"halifeliği, padişahlığı üstünden sıyırıp aldım. canını da bunca yıl inlettiğin millet ister alsın, ister bağışlasın" diyor.
istanbul'da bi̇nlerce dağıtılan bu kısa propaganda kitapçığı islam ile ilişkileri sorunlu olan ittihatçıların gerektiği zaman onu nasıl kendi amaçları için kullanabileceğinin da göstergesi. onların ideolojik varisleri olan kemalistler de, 1930'larda, yaklaşan savaş tehlikesi sebebiyle hutbelerde sık sık allah yolunda cihadın ne kadar ehemmiyetli bir vazife olduğunun anlatılmasını isteyeceklerdi.
