ahmet altan – dertli sözlük
"ne istiyoruz" başlıklı yazısı;

o kadar basit ki bunun cevabı.insan gibi yaşamak istiyoruz.bildiğin insan işte.hiç derdimiz olmasın demiyorum, bildik, sıradan dertlerimiz olsun, bildik sıradan sevinçler yaşayalım.işimizi kaybetmekten korkalım, komşuya kızalım, aşık olalım, çocukların okulunu düşünelim, sevgilimizle buluşalım, eşimizle kavga edelim, sonra barışalım, kiranın fazlalığından yakınalım, akrabaların densizliğinden şikã¢yet edelim, başarılı olmak için çabalayalım, tatil hesapları yapalım, oğlanın düğününe nasıl para bulacağız diye dertlenelim, biri güzel bir laf söylesin sevinelim, bir şakaya gülelim.istediğimiz bu kadarcık bir şey.ama istediğimizi yaşamak mümkün olmuyor bu ülkede.izin vermiyorlar.bu sıradan hayatı huzurla yaşayabilmemiz için "ne olacağımıza" kendimizin karar vereceği bir özgürlük lazım önce bize.kürt olmak istiyorsam kürt olacağım, türk olmak istiyorsam türk olacağım, dindar olmak istiyorsam dindar, dinsiz olmak istiyorsam dinsiz, sünni olmak istiyorsam sünni, alevi olmak istiyorsam alevi, ermeni olmak istiyorsam ermeni, laz olmak istiyorsam laz...ne olacağıma kendim karar vereceğim.bana "sen şusun ya da sen busun" demeyecek kimse.ben her ne olmayı seçtiysem, o seçtiğim şeyi diğerleriyle eşit haklara sahip olarak yaşayacağım.kürtsem anadilimi konuşacağım, çocuğuma öğreteceğim, dindarsam ibadetime gideceğim, istersem başörtümü takacağım, istersem örme takke geçireceğim kafama, istersem bikiniyle gireceğim denize, istersem eşcinsel olacağım, istersem anıtkabir'e gideceğim, istersem eyüp sultan'da dua edeceğim, aleviysem cemevinde dostlarla yapacağım ibadetimi, istersem bunların hepsine boş vereceğim, istersem proletaryanın haklarını savunacağım, istersem kapitalizme övgüler düzeceğim.fikirlerimi, inançlarımı isteyen paylaşacak, istemeyen paylaşmayacak ama kimse beni fikirlerimden ya da inançlarımdan dolayı aşağılamayacak.kimse bana ne olmam gerektiğini, ne düşünmem gerektiğini, nasıl ibadet etmem gerektiğini, nasıl yaşamam gerektiğini söylemeyecek.istersem şarap içeceğim, istersem üzüm yiyeceğim.istersem kürtçe ağıt yakacağım, istersem lazca türkü söyleyeceğim.nasıl biri olmak istiyorsam öyle biri olacağım."olduğum şeyden" dolayı diğerlerinden "üstün" olmayacağım, olduğum şeyden dolayı kimseden "aşağı" da olmayacağım.kimse bana "hakkımı" vermeyecek, kimse bana "hakkımı" verecek kadar benden üstün olmayacak, kimseden bir hak istemeyeceğim, herkesin sahip olduğu haklara sahip olacağım.haklar herkese eşit ve ortak dağıtıldığında artık "ne olduğum" sadece benim için önemli olacak.istediğimiz bu kadar basit.insanca yaşamak istiyoruz.bütün insanlar gibi eşit olmak istiyoruz.ve sıradan bir hayat istiyoruz.sıradan sevinçler, sıradan dertler istiyoruz.acaba nerede, ne zaman, kim kimi öldürecek diye endişelenmemek istiyoruz.küçük kızgınlıklarımız olsun istiyoruz, karımıza, kocamıza, çocuğumuza, baldızımıza, sevgilimize, iş arkadaşımıza, müdürümüze kızalım istiyoruz.büyük, "kitlesel" kızgınlıklar istemiyoruz.iş dedikoduları yapalım, arkadaşlarımızı çekiştirelim istiyoruz.bana benzemeyenler bana bir kötülük yapar mı diye endişeler taşımak istemiyoruz.kayınvalide laf sokuşturduğunda sinirlenelim, aile yemeklerinde şakalaşalım, bacanağın övünmelerine sinir olalım, görümcenin böbürlenmelerine bir laf oturtalım, sonra allah muhafaza ciddi bir sorun olduğunda hep birlikte üzülelim istiyoruz.istediğimiz bu kadarcık.insan gibi yaşayalım istiyoruz.eşit ve özgür olmak istiyoruz.sıradan olmak istiyoruz.kendimize ait dertler, kendimize ait sevinçler, kendimize ait ümitler, kendimize ait endişeler istiyoruz.bir pazar öğleninde bol sarımsaklı minik yaprak sarmalar yiyelim, sonra bir gölgelikte uyuyalım istiyoruz.istediğimiz bu kadarcık.ve, şu kadarcık isteğimiz gerçekleşmesin diye insanları öldürüyor, suikastlar düzenliyor, kitleleri kışkırtıyor, savaşlar çıkartıyorlar.sarımsağı kıvamında yoğurtlu bir yaprak sarmayı bile bize çok görüyorlar. 
bu ülkede haksızlıga uğrayan, acı çeken, mağdur edilen bütün kesimleri istisnasız savunabilen vicdanlı yazar.
başbakana kof kabadayıdan sonra zavallı diyerek hakaretlerine tam hız devam etmiş.
halkın seçtiği başbakana karşı bu tepeden tavrını kınıyorum.
kendisine akıl verenlere 13 mart 2012 tarihli yazısında cevap vermiştir.
başbakanında bir insan olduğunu eleştirilmesi gerektiğinde herhangi bi insanı nasıl eleştiriyorsa onu da eleştirmeye hakkı olduğunu belirtmiş.
babası ve necip fazıl arasında geçen kısa bir konuşmayı da paylaşmış.
necip fazıl demiş ki çetin altana bir gün
-çetinciğim ben düşmem,niye biliyor musun çünkü ben zaten yerde oturuyorum.
yani ne olabilir ki demiş sayın altan boşuna uğraşmayın ben doğru bildiğimi söyemeye devam edeceğim.