bahtiyar aslan – dertli sözlük
şair.

yazdığı naat çok iyidir:
kendi sesinden dinlemek için:
http://sonpeygamber.info/galeri/ses/naat--bahtiyar-aslan

kumlar okyanusunda develer ve hurmalar yüzdüren
bir çağın kelimelerle ışıması soylu bir geceye doğru
sonra senin bir bakışınla kendini ikiye bölen ay
sonra senin parmaklarından
içimizin çöllerine yönelen ırmaklar
sonra senin her kum tanesine sakladığın ince ve mahrem saray
ben şimdi seni nerede bulacağım ey yâr
ben şimdi seni nerede

sen hira'dan inerken ben kalbimi bin bir parça edip
bin bir taşa sakladım ey yâr bin bir taşa
bin bir kere öpsün diye ayaklarını
mekke'nin kuşlarıyla mekke'nin karıncalarıyla
ve sevr'in mü'min yılanlarıyla birlik olsun diye geceler çoğalırken
ben şimdi seni nerede bulacağım ey yâr
ben şimdi seni nerede

veda tepeleri gibi büyütüyorum gövdemi
gelirsin ve bir kere daha doğarsın diye sırtıma basarak
gelirsin ve yesrib'in kadınları bir kere daha söyler diye şarkını
ben kızıl tüylü bir deve gibi yüklü bir hurma gibi
seni bekliyorum ey yâr
seni bekliyorum ey resûl

içimde bir bedir şenleniyor içimde bir şehadet kabarıyor
aşkınla bir ok gibi delip geçmek için benliğimi
hayber'in kapısında sınıyorum mafsallarımı
uhud'da hendek'te ve mekke önlerinde
seni arıyorum ey yâr
seni soruyorum ey resûl

senin vedaından sonra bütün merhabalar eksik
bütün söylevlerin ağzında afyon kesik başlı medeniyet ufku
hergün biraz daha balçığa dönüyoruz çekip alıyorlar ruhumuzu
dilimiz yılanlar gibi çatallaşıyor seni anmayınca
ve kayıplar bir kere daha kayboluyor seni bulmayınca
daha kaç kere kaybolacağım ey yâr
daha kaç kere seni bulmak için
daha kaç kere ey resûl

bir yanım muhacir'se senden yana
bir yanım ensar'sa senden bana
bin dört yüz yıl uzaktan geliyorum merhamet sancağına
ahrazlığım bu yüzdendir dudaklarım henüz değmedi ayağına
münteha'nın kokusunu güle dönüştüren o kutlu bahar aşkına
ben şimdi seni nerede bulacağım ey yâr
ben şimdi seni nerede

ii

denizler balıkları terketti senden sonra
senden sonra var mı ki zaman hep sana doğru
evler insanları terketti ağaçlar köklerini
bir biz kaldık sana doğru akmayan
cürmümüzle bağlandı ayaklarımız
yüzüstü düştü seni anmadan yükselen bayraklarımız
evs ve hazreç'e yöneldi bütün ırmaklarımız
münafık şarkılardan başka ne duydu kulaklarımız
konuksuz kaldı ey yâr senden sonra yıkılan konaklarımız
kuşlarını olsun gönder de kentimize
son ver artık ey resûl on dört asırlık hasretimize

kerbelâ'da belâ mescid-i aksâ'da fitne
kâbil'de ebabiller ümmetine taş yağdırıyor
ebrehe'nin filleri çiğniyor mezar-ı şerif'i
yine de biliyorum bütün kabahat bizde
kan ve irin durmadan büyüyor içimizde
rahmetini unuttuk rahmet taşan denizde
gözlerimiz kör oldu nura doğrulan izde
ey resûl bir ses ver kurusun artık ebû leheb'in elleri
şavkısın başlar üstünde zafer meşaleleri

ey gece sen de aldatmayan ve aldanmayan ışığa yürü
ey sağır çağ sen de doğrul ve diril işit ve arın
bu leylaklar müjdecisidir bitmeyecek baharın
vakti geldi dayandı o ölümsüz çınarın
sancak açtı sahibi mekke'nin medine'nin istanbul'un
bağdat'ın basra'nın şam'ın kahire'nin kandehar'ın
ey resûl batmayan bir güneşi bekliyor bütün ümmet
merhamet ey resûl merhamet ey yâr merhamet merhamet