burhan – dertli sözlük
rufai dervişlerinin zikirde kendilerinden geçerek vücuda şiş sokma, ateş yalama gibi fiiller yapmalarına denir. burada maksat mananın maddeye olan üstünlüğünü göstermektir.
burhan: yakînî mukaddemelerden meydana gelen kıyas. red ve inkâr için itiraz kabul edilmeyecek surette isbat-ı hakikat eden kavi hüccet demektir. deliller içinde de kuvvet makamları vardır ki, burhan deliller içinde kuvvetli bir makamı ifade ediyor. burhan, inkarı kabil olmayan kuvvetli delil demektir.eski habeşçe (ge’ez) burhan “ışık, aydınlık” sözcüğünden alıntıdır. “aydınlanma, ışıma” kökünden türetilmiştir.ayrıca burhan osmanlıcada bürhan olarakta kullanılmaktadır. eserlere verilen bazı isimlerde iki kelime ile kullanılır bürhan-i ri̇salet gibi arapçada allah kelamındaki manası arapçada da burhan diye okunmaktadır. kuran’ı kerimde bürhan diye hiçbir yerde geçmemektedir. aşağıdaki belirtilen bürhan ile zikredilmesi osmanlıca nın arapça, farsçasındaki kullanım şeklidir. arapça normalde latince ile okunuşu asla yazılamaz ama burhan kelimesi burada arapça okunuşu latince de aynı denk gelen nadir kelimelerdendir. (arapça okunuşuda burhan dır latince yazılışıda osmanlıca türkçesindeki bazı tasavvufi ve edebi şiir makale vecizelerde kafiye benzetmesi için bürhan olarak telef-uz edilmiştir. )“bir bürhan ile elde edilen netice-i tevhidi bazı insanlar isti’zam ile dar zihinlerine sıkıştıramazlar. veya bozuk hayalleri tahammül edemez. bu hale karşı o kat’i, sahih bürhanı reddetmek üzere: ‘bu neticeyi, bu kadar azametiyle şu bürhan (onu) intac edemez.’ diye bahaneler ile kabul etmez. o miskin bilmez mi ki, neticenin kayyûmu imandır. bürhan, ancak onu görmek için bir menfezdir. veya bir süpürge gibi o neticeye konan vehimleri süpürür. maahâza bürhan bir değildir, bin değildir. zerrat-ı âlem adedince bürhanlar vardır.”(1)beyazlaşmak, hastalıktan kurtulup iyileşmek, delil getirmek, galip gelmek anlamlarındaki “b-r-h” kökünden türeyen burhan sözlükte, kesin delil, kanıt hüccet anlamlarına gelir. kur’ân’da isim şeklinde 8 âyette geçmiş ve hak ile batılı, doğru ile yanlışı ayıran bütün şüpheleri gideren kesin delil anlamında kullanılmıştır:“ey i̇nsanlar! size rabbinizden bir delil (burhan) geldi ve size apaçık bir nur indirdik.” (nisâ, 4/174)âyetindeki; buradaki delil/burhan, hz. muhammed’dir (s.a.v.) “allâh ile birlikte başka bir ilâh mı var?de ki: eğer doğru iseniz delilinizi (burhaneküm) getirin” (neml, 27/64; enbiyâ, 21/24; bakara, 2/11; mü’minûn, 23/117).hz. musa’nın asası ve elinin bembeyaz olması mucizesine de burhan denilmiştir (kasas, 28/32).gazzalî burhanı, “doğruluğu devamlı olan, değişikliğe uğraması imkânsız olan ve kesin bilgi meydana getiren delildir” diye tanımlamıştır.said nursi̇ , “elde kur’ân gibi bir mu’cize-i bâki varken, başka burhan aramak aklıma zâid görünür. ”saidi nusi burada kuran gibi bir mucize-i delil , kanıt gibi muhakkak gerçek var iken başka bir ispatın aramasının lüzumsuz (zaid: lüzumsuz, artan, fazlalık, i̇lâve olunmuş.) olduğunu vurgulamaktadır.aradığını bulmuşken yeniden kaybolmayanı aramak gibi bir şeymi bufıkıh usulûnde, fıkhî kıyas ve kesin delile; kelam ilminde allah’ın varlığını ispat etmede kullanılan delillere burhan denilmiştir. burhan, kesin öncüllerden oluştuğu doğru bilgiye dayandığı ve bütün bilgiler için güvenilir delil sayıldığı için mu’temed diye de isimlendirilmiştir. ayrıca tecrübî verilere dayanan burhanlara, burhan-ı tecrübî, hem akıl hem tecrübî verilere dayanan burhana ise, burhan-ı mahlut; zarûrî ve bedihî öncüllere dayanan burhana burhan-ı vicdâni; zarûrî ve bedihî öncüllerden çıkarılmış bilgilere dayanan burhana, burhan-ı nazarî adı verilmiştir.mantık ilminde burhan; bir kıyasta sonucun ispat edilmesini sağlayan orta terimdir. orta terim öncüller ile sonucu birbirine bağlar. mesela; “her şeyi yaratan allah’tır”, “su da bir şeydir”, “öyle ise suyu da yaratan allah’tır” kıyasında “yaratma” orta terimdir. birinci cümle büyük öncül, ikinci cümle küçük öncül, üçüncü cümle sonuçtur.i̇slâm mantıkçıları, burhan’ı delilden daha özel bir anlamda kullanmışlardır. bunlara göre burhanda orta terim; büyük öncül ile küçük öncül arasındaki ilginin yani sonuçtaki hükmün illeti olur. orta terimin, bu ilginin hem zihindeki hem de realitedeki illeti olursa buna burhan-ı limmî, sadece zihindeki illeti olursa burhan-ı innî adını alır. mesela, “her öksüren hastadır”, “ali öksürüyor”, “öyleyse ali de hastadır” kıyasında “öksürme” orta terimi hem zihnî hem haricî illettir. yani öksürme, hem zihnen ali’nin hasta olduğu hükmüne varılmasını sağlıyor, hem de hastalığın fiilen vuku bulduğuna delalet ediyor.“her veremli öksürür”, “ali veremlidir”, “öyleyse ali de öksürür” kıyası sadece burhan-ı innîdir. çünkü veremli olma orta terimi, öksürüğe zihinde delalet ediyor, realitede ise ali’nin öksürüp öksürmediği bilinmiyor.fıkıh usulünde burhan-ı limmîye kıyas-ı illet, burhan-ı innîye ise kıyas-ı delalet denir. bazı mantıkçılar sebepten sonuca götüren kıyasa burhan-ı limmî (argument apriori), sonuçtan sebebe götüren kıyasa burhan-ı innî (argument aposteriori) demişlerdir. genel ve küllî hükümlerden cüz’î ve hususî hükümler elde etmeye ta’lil (tümden gelim, dedüksüyon), özel hükümlerden genel hükümlere geçmeye, cüziden küllîye gitmeye istikrâ (tüme varım, endüksiyan) denir.i̇lk ve orta çağ felsefesinde sadece aklın verilerine dayanan delillere burhan denilirken modern felsefede hem aklî, hem de tecrübî delillere burhan denilmektedir. sonuçlardan hükümlere gidilerek yapılan delile burhan-ı tahlîli hükümlerden sonuçlara gidilerek yapılan delile burhan-ı terkîbi denir. bu iki delili çağdaş felsefeciler burhan-ı riyazi olarak adlandırmışlar ve bunun en mükemmel delil olduğunu kabul etmişlerdir.bir fikrin doğruluğunu, zıddının yanlışlığını ispat ederek ortaya çıkarmaya burhan-ı hulfi /burhan-ı nakz denir.osmanlıda bürhan olarak iki kelime olarak kullanılan bazı bitişik kelimeler aşağıdaki gibidir :bürhan-i akli̇yye akla dayanan bürhan.bürhan-i enfüsî i̇nsanın içinde ve hayatında görünen bürhan. nefse ve şahsa ve içe ait bürhan.bürhan-i i̇nnî hâdiselerden kanunlarına, neticelerden sebeblerine ve eserden müessire olan delil. dumanın ateşe delil olması gibi.bürhan-i kati‘ kat’î, en sağlam ve şeksiz delil. * farsça bir lügat kitabının ismi.(i̇şte şu zât (a.s.m.), şu mevcûdat hâlikının vahdaniyetinin hakkaniyeti derecesinde hak bir bürhan-ı nâtık, bir delil-i sâdık olduğu gibi, haşrin ve saadet-i ebediyenin dahi bir bürhan-ı kâtıı, bir delil-i sâtııdır. s.)bürhan-i li̇mmî kanunlardan hâdiselerine, sebeblerden neticelerine ve müessirden esere olan istidlâl. yani eseri meydana getirenden esere olan delil. kablî delil. ateşin dumana delil olması gibi.(kelime-i şehâdetin iki kelâmı birbirine şahiddir. birincisi ikincisine bürhan-ı limmîdir, ikincisi birincisine bürhan-ı innîdir. m.) (bak: limmî)bürhan-i mantikî kesin kaziyelerden teşkil ettirilen kıyasa, bürhana denir.bürhan-i nâtik konuşan bürhan. mecaz olarak peygamberimiz hz. muhammed (a.s.m) kastedilir ki; bütün hakikatları isbat ve izhar etmiştir.bürhan-i nübüvvet peygamberliğin hak olduğunu isbat eden bürhan ve delil. (bürhan-ı risalet de aynı mânâdadır.)bürhan-i ri̇salet (bak: bürhan-ı nübüvvet)bürhan-i sâti‘ aşikâr, şeksiz ve şüphesiz, parlak delil. (bak: sâtı’)bürhan-üt temânü‘ i̇stiklâliyet, ulûhiyetin zâtî bir hassası ve zaruri bir lâzımı olduğuna dair ve şirkin butlanını isbat eden delil ki; eşyanın yaradılışı müteaddit ellere ve esbaba verilse, âlemdeki nizam bozulup karışıklıklar çıkacağını gösterir, isbat eder.kaynak:karadere.com