hep edebiyatı yapılan bir konudur. eskiden kasıtın ne kadar eski olduğu önemi. mesela cumhuriyetin ilk yıllarındaki ramazanlara kim gitmek ister?
küçüklüğümün ramazanları tadı farklı,maneviyatı farklı,hiçbir sanallığın bulaşmadığı samimi müslümanların samimi muhabbetleriyle dolu ramazanlar.
son yıllarda nostalji kıvamında akıllara nüfuz eden ramazanlardır.
ramazanın eskisi yenisi olmaz.önemli olan kişinin bu mübarek ayın hakkını verip veremediğidir.(*)
kesinlikle çocukluktaki ramazanlar kastedilir. i̇lk orucun, sahurda yarı uykulu içilen o bi bardak çayın, iftar sofrasında ezan okunsun diye beklerken kokan pidenin tadı damağında kalmıştır çünkü.
leyla ile mecnun'da kapatılan tüm ramazanlar salıverilmiştir. vatana millete hayırlı olsun. (*)
ocak, şubat ayında olurdu, 15:30'da filan iftar yapardık, daha da eskisini hatırlamıyorum.
yaşlanınca anlatacagımız su günler..
her ramazan kendi zamanı ve mekanına özeldir. her sene bizi ziyarete gelen ramazan aynıdır aslında. ama biz her defasında onu farklı çoşkuyla karşıladığımız içindir eski ramazan muhabbeti. aynı zamanda coşkuyla yaşadığımız şu günlerin gün gelip alacakları isimdir.