kitaplarını paylaşmaktan imtina eden insan – dertli sözlük
başkasının kitabını emanet alıp zamanında iade etmeyen hatta hiç iade etmeyen, altını çizen, sayfalarını kırıştıran, yıpratan, yetinmeyip bilumum yiyecek-içecek maddesi döken, ıslatan kişilere tepki veren insandır. bu şahsiyetlerden biri olan ali şevki hoca haklı isyanını şu manidar beyitte dile getirmiştir:
“dest-i gadr-ı müstaıradan ziyânım bî-hesab
tövbe ettim, âriyet hiç kimseye vermem kitâb”(*)
emanet verilen kitap süreci sonunda oluşan tepkidir.
hasbelkader geri gelen içler acısı kitabı görünce alınan tedbirdir.
- kitap güzel mi?+çok güzel tavsiye ederim .- versene okuyayım+ nasıl?- ver ben de okuyayım..+ ne zaman?- anlamazdan mı geliyorsun?+ neyi? (bkz:ben)
(bkz:cimrilik)kitaplar kıymetlidir, değerlidir , hazinedir, hatırası vardır, altını çizmişsindir not almışsındır.ne olursa olsun vermeyi bilmek, kaybetme, geri dönmeme riskini göze almak gerekir. kitaba verilen kıymetten daha da kıymetlidir birilerine faydalı olabilmek adına zorlanarak da olsa verebilmek.zaten bu kitap yada başka bir şey... fazla yer ederse kalbinde zihninde, asıl amaçtan çok araç böyle bi yerleşmeye başlarsa gönle vermesen de gider o kitap yiter bi şekilde.(*) (*))
eskiden kitap vermeyeni yadırgardım, şimdi halen yadırgıyorum, kendimi de. bu yüzden hassas bir konu. i̇nsanı sevdiğinden ayırır. dünyalık mı? olabilir. yüklenilen anlam da mı? değil, işte bu yüzden.
paylaşamama duygusu, kıskançlık, korku, bağlılık ve değerin bir yansıması.bu yüzden kazanıyor muyuz yoksa kayıp mı ediyoruz?
o benim. sevdiğim kitapları başkalarına ödünç vermeyi sevmem. okuyup da sevemediğim kitaplarıda paylaşmam direk hediye ederim.
bir zamanlar metropol bedevisi

yani tamam gitti mi geri dönmeyince hoş değil ama kitabı iyi okumuşsam pekte aramıyorum.
hemen taze bir anımı anlatacağım sözlük. bunu beklediğinizi elbette biliyorum :'')))

dersini aldığım çok tatlı, harika, latif bir hocam vardı. masamda duran kitabımı merak etti. kitapla ilgili biraz sohbet ettik. bende bitirince kendisine verebileceğimi söyledim. o da ''hay hay'' diye cevap verdi.
kitabı çabucak bitirip ona verdim. üstünden iki hafta geçti. derse geleceğimi sanmış ama iki hafta tembel bir öğrenci olarak dersine gitmedim. (bkz:tembellik)
dün dersinin sınavı vardı. hangi sınıfta olduğumu unutmuş ve uğradığı bazı sınıflarda beni sormuş. sonra mesaj atıp ertesi gün hangi derslikte sınavımın olduğunu ve oraya kitabımı getirebileceğini sordu. bahsettiğim 50 yaşında bir hanım. tabii ki kabul etmedim. odasına bizzat geleceğimi söyledim. öyle tatlı ki. kibirden yanına yaklaşılmayanlara bu ince insanlar sayesinde katlanabiliyorum. ayrıca bu bahsettiğim hoca kendi yaptığı sınavlardaki görevli asistanlara teker teker çay götüren birisi.
yani sözün özü ''aldığınız gibi getirin şu kitapları!'' :'') latif insanlara baskı yok, onları severiz onlar da inşallah bizi.
haksız değillerdir. bakıyorum, okunsun diye verdiğim hiç bir kitap geri gelmemiş. en son bu konuda kendimi kınayıp verdiğim de dahil…