ne olacak bu memleketin hali – dertli sözlük
muhalefetin dilinden düşürmediği soru cümlesidir.iktidar ağzıyla kuş tutsa gene bu söylem ortaya çıkacaktır.
küçük düşünen insan sözüdür. küreselleşen dünyada ne olacak bu dünyanın hali? şeklinde kara kara düşünen insanlara ihtiyaç vardır.böyle insanların iş yapabilme imkanı tecrübeyle sabitlenmiştir ki daha büyüktür.yalnız tefekkür gemiciğini tevekkül denizinde batırmamaya da özen göstermeli.nihayetinde iş(*)olacağına varıyor.
kahvelerde daha çok söylendiği iddia edilir. (*)
bazen bir habere, olaya canımız sıkılır söyleriz.
bazen çok dertlenir söyleriz.
bazen umutsuzluğa kapılır söyleriz.
bazen üzülür söyleriz.
bazen gerçekten söyleriz.
hülasa; milletçek sıklıkla söyleriz.
severiz 'ne olacak bu memleketin hali' demeyi.
sevmekle yetinmez dertli sözlüğe ayın konusu bile yaparız.
safımızı belirlemedikten sonra, kiminle dostuz kime düşmanız arkaya dönüp bir bakmadıktan sonra, şu ayetlere kulak vermedikten sonra :
"nisa suresi
144. ey iman edenler! müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) allah'a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?

al-i i̇mran
28. müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. kim bunu yaparsa, artık onun allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. ancak kâfirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır. allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. dönüş yalnız allah'adır.

tevbe suresi
73. ey peygamber! kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. onların varacakları yer cehennemdir. o ne kötü bir varış yeridir!"

bu memleketin hali ne olur? ne olacak! diğer müslüman ülkelere ne olduğuna, ne yapıldığına bakmak biraz ipucu verebilir bu konuda.
"havalar da sıcak bu aralar" gibi, sohbet esnasında söylenecek söz kalmadığında zikredilen cümle.
sadece konuşmuş olmak için konuşulan bir konu, konuşulur konuşulur bir sonuca bağlanmaz.
her zaman birilerinin mutlaka söyleyeceği tepki cümlesidir. zira herkesi mutlu etmek mümkün değil.
hayıflanmak yerine dertlenmeyi bilmek gerekir. ''ne olacak bu memleketin hali'' demek yerine, ''ben bu ülke için ne yapabilirim'' şuuruna erebilmeliyiz. ''ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz'', ''lafla peynir gemisi yürümez.'' her birey kendi görevini kutsal saymadıkça, hakkını vermedikçe el gider aya, biz kalırız yaya. derdimiz mesaiyi bitirmek değil, karakterimizi geliştirmek olmalıdır. sırf muhalefet olsun diye doğruya yanlış, yanlışa doğru dememeliyiz. bu ülke bizden oluşuyorsa, işe kendimize çeki düzen vermekle başlayabiliriz. osmanlı'nın sancağı düşürdüğü yer bu topraklar, işte en can alıcı nokta bu. var bu topraklarda bir şeyler, bir kutsallık. hiçbir şey olmaz demeyin, neden olmasın? allah kulu imtihan eder de devleti imtihan edemez mi? i̇nişi olmayan yokuş yoktur. biz zirveye giden yokuşu tırmanıyoruz. allah'a sımsıkı sarılmalıyız. fatiha suresinde ''ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım dileriz'' 4. ayetinde de buyrulduğu gibi, o'nun dışındakilere kul ve köle olmaktan kurtulup, gerçek hürriyete erişmektir. şahıs olarak da devlet olarak da bu böyledir.