en çok da seyir halindeki şöförler dinliyor radyoyu, diye düşünüyorum. pek dinleyeni kalmadı, başka eğlence imkanları doğdu.
sevdiğiniz bir şarkı mp3 ünüzde yüklü iken her an dinleme olanağına sahipken radyoda beklenmedik bir anda yayınlanmaya başlamasıyla mutlu olmak radyonun anlayamadığım yönüdür.
dünya radyo kapatılalı arayı birazcık açtığım ama onsuz hiç yapamadığım bilim adamlarının bulduğu harika bir şeydir.
heyecan ile açılan kapatılması zor olan bir eşyadır, bazı ailelerde önemini hala yitirmedi.
bir nesilin televizyonu, bilgisayarıydı. müzik dinlemekten öte, masal da dinlenirdi, yarışmalara da katılınırdı, yemek tarifi de öğrenilirdi.
içinde küçük parmak adamların olduğuna inandırıldığım kara kutu.
radyo bir cd-çalar gibi görülmemelidir. onda bir ruh, bir samimiyet, bir sıcaklık ve beni mest eden bir 'iç' vardır.
formula bir arabalarında bile mevcut olan.takım emirleri dışında yayın yapmasa da vardır bu radyo.ayrıca pilotlara canlı canlı küfür etme imkanıda verir milyonların duyabileceği frekansta.(*)
ne kadar tarih olma yolunda ilerlese de pek çok insanın vazgeçemeyeceği ev aksesuarlarındandır. efendim vay cd playermış vay dvd playermış, bilgisayarmış, teknoloji uzay çağını değil double uzay çağını dahi yaşasa da gönlünde taht kurduğu insanların her zaman başucu olmaya devam edecektir. radyo bir asalettir. radyo bambaşka birşeydir.