çin asıllı amerikalı yazar tess gerritsen’in sekiz kitaplık rizzoli & isles serisinden televizyona uyarlanan bir dizidir, çok yakın arkadaş olan ve aynı yerde çalışan iki kadının hikayesini anlatmaktadır. birisi çok sert karaktere sahip ve cinayet masasının tek kadın dedektifi olan jane rizzoli (angie harmon) diğeri ise zengin bir ailede yetişmiş çok zevkli ancak yaşayanlara göre ölülerle daha iyi anlaşan bir adli tıp doktoru olan maura isles (sasha alexander).bu iki kadın farklı uzmanlık alanları ve işbirlikli zekalarıyla boston’da suçluların başına bela. birbirlerine bu kadar zıt karakterler olmasına rağmen dostlukları inanılmaz derecede derin.bu dizinin her bölümünü son dakikasına kadar izledim ve tüm bilgileri olay akışlarını hala daha hatırlıyorum. 6. sezona başladı hatta 12. bölümüne kadar da geldi. bu diziyi sevmemde ki en temek gerçek karakterlerinin, bayan olarak emekle, başarı ile hayatlarını devam ettirebilecek güce sahip insanlar olmaları. bende bir bayanım ve bende bugüne kadar ki hayatımda her daim bir bayanın tek başına ayakları üstünde durabilecek güce sahip olması gerektiğini veya bunun için uğraşması gerektiğini düşündüm ve ona göre hareket ettim. çünkü erkek dediğin yeri geldi mi hamallık bile yapar ama bayan dediğin her işi yapamaz. bu sebepten bu dizide ki karakterler gözümde baya sevilen kişiler. polis olmak en büyük hayalim idi ama bazı sebeplerden dolayı olamadım. belki de jane rizzoli karakterini sevmemde ki en büyük etmen de budur. akıcı senaryoları ve kendine güvenen işinde iyi ekibiyle çok güzel bir polisiye dizi. meraklı olanlara önerilebilecek bir dizi.