bıldırcın kuşundan olanı küçükken çiğ olarak zihnimiz açılsın diye içtiğimiz, şimdi ise pişmişini dahi yiyemediğim nimet.
dişi canlılardaki üreme hücresidir.
aklı başında kişilerin yemek olarak yediği, feraset yoksunlarının garip amaçlar güderek heder ettiği, mucizevi nimet.
protesto söz konusu olduğunda atılmak üzere kullanılan. besin yapı değeri yüksek olan, bir nimet.
sucuklusu güzel olan besin cismi...
semih kaplanoğlu' na hayran olmamı sağlayan filmdir.. filmin müziksiz olması yada repliklerinin çok az olması filmin ritmini hiç azaltmamış aksine merak içinde izlenilmesini de sağlamış denilebilir bence.. filmin ilk sahnesinde yusuf' un annesinin ölümünü çok sade ve anlamlı şekilde anlatılmıştır, kadın bir yoldan yürüyerek gelir ve yüzündeki ifadesizlikle beraber arkasını döner yolun sonuna doğru gider yavaşça. ilk dakikalarda buna bi anlam veremsenizde sonra çakarsınız durumu.
ayrıca filmin en sevdiğim repliklerinden biri nejat işlerin eski kızarkadaşı ile konuşmasıdır, şöyle;
-hatırlıyor musun, eskiden tire' den başka hiç biyerde yaşayamam derdin..
-öyle mi derdim?
-evet, sen derdin..
-ben burdan nefret ederdim gül...
ayrıca filmin en sevdiğim repliklerinden biri nejat işlerin eski kızarkadaşı ile konuşmasıdır, şöyle;
-hatırlıyor musun, eskiden tire' den başka hiç biyerde yaşayamam derdin..
-öyle mi derdim?
-evet, sen derdin..
-ben burdan nefret ederdim gül...
(bkz:rafadan)
semih kaplanoğlu tarafından çekilen yusuf üçlemesinin ilk filmidir....