mahalle maçı – dertli sözlük
komşu mahalle çocuklarının birbirleyile yaptığı maçtır.olay göründüğü kadar basit değildir.çocuklar için pek mühim bi olaydır.bunun için ciddi ciddi takım secmeleri olur ve belirlenen bi yerde mahalle macı yapılır.çoğu zaman kavga cıkar ,mutlaka yenılgiyi hazmedemeyen bi taraf cıkar.
futbol yeteneğinizi gerçek anlamda test ettiğiniz maçlardır. kendi mahallenizde oluşan kalite hiyerarşisi, geçerliliğini bu maçlarda kanıtlar. genelde sürekli yendiğiniz bir mahalle vardır, onlarla oynamak sıkar bir yerden sonra. bir de bazen yenip bazen yenildiğiniz takım ve henüz maç yapmadığınız fakat hakkında sağlam rivayetler olan bir takım vardır. seyircisi de olur mahalle maçlarının. fazladan bir özveriyle oynanır. kaybedilen maçların sebebi genelde "defansta sabit durmayan 3 kişi"dir. çok gol kaçıranla defansta sabit durmayanlar arasındaki tartışma maçtan sonraki muhabbeti ateşler. ayrıca, normalde vasat ya da altında seviyeden bir arkadaş bu maçlarda enteresan güzellikte bir gol atar. çok da bilinçli bir hesap ve senkronla çekilmiş bir şut olmasa da, ayaktan çıkış ve kaleye ulaşma şekli açısından jenereklik durum ortaya çıkmıştır. maçtan sonra bu gole de ayrı bir parantez açılır. golü atan, şimdiye kadar aslında fark edilmemiş tarafları olduğunu ima eder şekilde takımın kalabalığına birkaç adım mesafeyle yürür. onore eden bir nidayla yanınıza çağırırsınız ve gelir. kazandığınız maçtan sonra mahalleye son mohikan edasıyla dönersiniz. bu eda, özellikle yeterince geçerli olmayan bir sebebpten ötürü maça gel(e)meyen arkadaşlara yöneliktir. akrabasına veya ders çalışmaya arkadaşına gitmiştir. herşeye rağmen, akraba ziyareti veya ders çalışmak bunları yapan nezdinde de küçülmüştür maçtan sonra. ders çalışmaktan veya akrabadan dönen çocuğun mahalleye giriş yaptığı saatlerde 7 kahraman da kızarmış alınları ve ağrıyan bacaklarıyla mahalleye giriş yapmıştır ve birkaç dakika içinde alaca karanlıkta farklı sokaklara doğru dağılacaklardır.
top sahibinin kralı oynadığı maçtır... kazanan takıma değil de, yenilen takıma verirseniz, topu alıp maçı yarıda bırakma ihtimali çok yüksektir...
çocukken toprak sahada ve okulun asfalt bahçesinde oynanır bu maçlar. yıllar sonra mahalledeki arkadaşlardan birinin geçmişi anacağı, nostalji yapacağı tutar ve herkesi tek tek arayarak bu defa halı sahada bir maç ayarlamak yoluyla kadroyu toplamaya çalışır. bu hafta buna meyletti bizim mahalleliler. ama tabii ki aksilik çıktı; gelemeyenler oldu ve maç iptal oldu.
tekrarı pek mümkün olmayan maçlardır.
üst sokak mahalle sayılırdı küçükken. delice maç edilir, kafa göz yarılır, sonunda da kavga edilirdi. bu maçlarda pislik olan tipler her zaman son sözü söyler, maçın aynı zamanda hakemi olurlardı. mahalle maçlarına katılmamış bir kişi dünyadaki güç kavgasını zor anlar.
mahalle dendiğine bakmayın; bildiğin üst sokak, alt sokak maçı... eğer top oynanacak bir alan yoksa maçın yapılacağı sokak kura ile belirlenir; takımlar son derece ciddi bir hazırlıkla maça başlanırdı. kendine özgü bir çok kuralı vardı:
*kalecinin zıplayabildiği en yüksek noktanın üstünden top giderse aut sayılması...
*topu, dışarı atanın veya takım arkadaşının getirmesi.
*penaltı da 9 adım, serbest vuruşlarda 3 adım sayılması. bu adımları sayarken en uzun arkadaşın seçilip mesafeyi uzatma çabaları.
...
...

en ufak bir kıvılcımın çıkmasıyla büyük(!) tartışmalar çıkar ve sonucu kavgayla biterse genelde deplasman sokağın çocukları daha hasarlı şekilde maç bitmeden sahadan(*) ayrılırlardı.

güzel günlerdi be...