çok dertliyim be sözlük – dertli sözlük
-o kadar boya sürsem bende onlar gibi insan olurum herhalde- diyorum ama olamam muhtemelen sözlük. bir de el çantası taşıyan baylara sinir oluyorum. hadi tamam! kırklı ellili yaşları aşanları anlıyorum. paraları var, işleri yoğun, hem defter hem telefon var ama yirmili yaşlarında, insan herşeyi o elindeki alete sığdırmışken ve parası yokken o çantayı neden taşır?sözlük, o çantlalarla dövesim geliyor onları... ama zevklere ve renklere saygımızdan selam edip geçiyorum.
garip bir dünyadayız sözlük. birkaç kiloluk bedenleri boğan sular (ya da -o suda boğduranlar- mı demeliyim?), milyarlarca dolarlık ve binlerce tonluk silahları görünce süt liman oluyor. sözlük, anlayamıyorum. bir insanın şu dünyada yapabileceği en alçakça en zalimce en adice suçları işleyen ve bu suçları itiraf edenleri biz yaşatmaya çalışıyoruz. ne uğruna? insanlık, adalet, medeniyet... insanlık ölmüş biz onu parça parça dağıtıyoruz sanki sözlük. küçücük bedenlere ne canilikler eden garip varlıkları senelerce bedava besliyoruz, hergün insanlığımızdan bir parça vererek. bunları görünce uçmak istiyorum sözlük, bulutların üstüne çıkmak ve bi daha bu yere ayak basmamak. ama sözlük şükür ki iyi şeyler de gördük, o ölmüş insanlığın canlanıp savaştığı günler... onlar da olmasa nasıl yaşanırdı buralarda bilmiyorum sözlük. boğazım, boğazlarımız düğüm düğüm sözlük, bazen nefes alamıyoruz. o garip varlıkların bunu yaşaması gerekmiyor muydu sözlük? sözlük, cevap ver. anlat bana. adeleti anlat, adaletin nasıl uygulanacağını, nasıl uygulandığını anlat. eşit değiliz sözlük biliyorum da adil olamazsak bizim insanlığımız nerede kalır? çok dertliyim be sözlük. cevap ver sözlük, kime ne demeli???
musibetini geçtim, dünya bütün safasıyla beraber ahiret-i mümine nisbeten bir zindan hükmündedir. mümini müteessir eden herşey bir cihette müminde ahirete karşı bir iştiyak uyandırır, onun arzularını tatmin edecek ve onları ona verecek bir merci arattırır. bu dünyadan tiksindiren hallerin temel sebebinden birisi işte budur. çürük elma bıktırır taa hasını aratsın. kötü esnaf kaçırır taa iyisine müşteri olunsun. şimdi bize düşen bu dünyada ahirete ait cennete münhasır nimetleri aramak değil, cenab-ı hakka iltica ila dünya gibi bir hal almamaktır.

evet cenab-ı hak bir kulunu severse ya dünyayı ona küstürür ya onu dünyaya küstürürmüş. dünyanın kendine bakan yüzüne küsen, ahirete iştiyakı uyanan, mahkeme-i kübranın adelet-i mahzını hahişle talep eden fertler bu taleplerini ''fettebiuni yuhbibkumullah'' emrine imtisalen amel'e dökecek.
dertiyim.... öyleki anlatacak mecalim bile kalmiyo sözlük. aslinda içimde konuşanlar çokken dışariya hangisini desem bilemiyorum, susuyorum....

mesela sana girip çıktığım hallerden bahsedeyim mi?
bazen oluyor bütün mazlumlara ulaşmak için evden koşup çıkasım geliyor
bazen diplerde buluyorum kendimi kendime bile ulaşamadigimi görüyorum
bazen dünya bizi bekliyor sözü yankilaniyor ruhumda hadi diyorum hizmete atliyorum
bazen insanlari görüp perdelerin ardinda kaliyorum mahrumiyetin verdigi aciyla ve daha neler neler

işte sözlük içimde bitmeyen bir savaş var, bedenim yangın yeri...

gören yok beşer namına....

gerçekten dert benmisim be sözlük... dertliyim yani...

ve düsüncemde farkli bir duyuş: beni sonlu hiç birşey tatmin etmiyor çünkü sonsuz olandan bir sır taşıyorum içimde...ve bütün gidişim ona...bunu bilmek de işe yaramiyor be sözlük yaşayanlar bambaşka...ona siginiyorum

ah dertli sözlük!

şunda şu var bunda bu var dediğim ne varsa aslında bendeymiş bunu gördüm...yıllardır bildiğimi zannettiğim bir hadisi daha yeni anladım eğer bir gün yaşarsam birde idrak etmiş olacağım

"mümin müminin aynasıdır."

efendimiz 3 kelimede neler anlatmıs aslinda...ah sözlük ah.. bize göre herkes cehennemlik...

madem derdimi dinledin sana birşey anlatayım

marufu kerhi hazretleri bir gün dicle nehri kenarındaki bir bahçede sohbet ederken kayık içinde bir kısım gençlerin saz çalıp içki içerek eğlendiklerini görürler. bunlara kızanlar:

- senin duan makbuldür, bir dua et de bu sarhoşların kayıkları devrilip suya gömülsünler, derler.

maruf, hemen ellerini açıp duaya başlar. ama nasıl dua?

-rabb'im der, bunları bu dünyada şen şakrak kıldığın gibi ahirette de şen şakrak kılacak ameller nasip eyle! i̇tiraz ederler:

-biz senden, nehre dökülüp cezalarını bulmalarını istedik. sen ise bunların ahirette de şen şakrak olmalarına dua ettin! şöyle cevap verir:

- bunların ahirette de şen şakrak olmaları günahları terk etmeleriyle mümkün olur. ben günahlarından kurtulmalarına dua etmiş oldum. siz benim duamı kabul etmediniz ama rabb'im kabul etti, der.

az sonra sahile çıkan gençler maruf'un huzuruna gelirler. utanıp özür dileyerek "sen nasıl bir insansın ki herkes bizden nefret edip bize kızarken sen bize muhabbetle dua ettin? derler ve bir daha böyle bir yanlışlığa sapmayacaklarına söz verirler. hemen orada cemaate iştirak ederek namaza başlarlar.

bunu duyunca bi o genclerden oldum agladım bi marufu kerhinin merhametini kulu allah için sevişini gördüm agladim bide böyle olamayan kendime agladim...

ah sözlük ah. herkes merhamete muhtaç... rabbim bize merhamet eylesin...kendindeki toprak parçasini fethedenler cihan mülkundeki toprakları ve gönlun icinde oldugu nice toprak parcalarini fethediyor...oteki turlu nefis bu med cezirlere devam... ne diyim sözlük....hiçbirşey bilmiyorum...

rabbim göz açıp kapatıncaya kadar nefsimizle bizi başbaşa bırakmasın! amin
ibrahim tenekeci'nin anlatımıyla;"acı hakikat: insanları yemeye en iyi yerinden başlıyoruz. en güzel huyu veya marifeti neyse, oradan. mesela ahlaklı birine "ahlaksız" damgası vurmaktan çekinmiyoruz. en maharetli olduğu konuda onu beceriksiz ilan edebiliyoruz."