yapılan zulümleri gördükçe insanın içinden parçalar kopuyor, göğsüne kayalar oturuyor resmen.o çocukların ağlamaları çığlıkları, insanların feryadları kulaklarımdan gitmiyor.
arakana üzülmüyor muyum? tabi ki de üzülüyorum ama elimden bir şey gelmez. yapabileceğim hiçbir şey yok. herkes sosyal medyada neden bir şeyler yapmıyorsunuz diye birbirini suçluyor. kim ne yapabilir ki. devlet düzeyinde olur ne olursa. bir makale okudum, arakanda müslümanlar için çözüm mümkün diyordu. özetle; stk yardımları ve dua dışında, oradaki müslüman halka endonezya gibi yakın ülkelerin sahip çıkıp, kendi topraklarına almasını tavsiye etmiş. türkiye de halk bunu yapabilir mi, hayır. o zaman sosyal medyada birbirini suçlamak ve sonrasında gereksiz duyarlılık gösterileriyle üzgün insanları daha da sinir etmek ne işe yarıyor. sosyal medyanın bu gereksiz i̇slami duyarlılık halleri çok fazla ileri gidiyor. bazen insanların silahlanmadan bahsettiğini de görebilirsiniz. yani yanlış bir yönlendirmeyle arakandaki müslümanları kurtaracağım diye yola çıkan biri neredeyse müslümanlara kurşun sıkar hale de gelebilir.
dünyanın hangi yerinde müslümanlara zulüm edilmiyor ki. her yerde var. hatta çok duyarlı türkiye de bile kendi topraklarına sığınan mazlumlar 70 yerinden bıçaklanabiliyor, tecavüz edebiliyor. evleri, iş yerleri yakılabiliyor. suriyelilere ücretini ödememe, en pis işlerde kullanma, her türlü işine gelen durumda suriyeli arayıp, bir de sonuna kadar ırkçılık yapma bizim ülkemizde malesef bilinenler. yani zalim aramak için çok uzaklara gitmemize gerek yok. arakan’da budist rahiplerin yaptığı zulmün bir benzeri de türkiye’de suriyelilere yapılıyor. önce kendi içimizdeki zalimleri durdurmak gerek.