muhammed cezûlî hazretlerinin birçok salavat-ı şerif kitabından derleyerek oluşturduğu ve asırlardır inananların elinde maddi ve manevi dertlere şifa olarak okudukları seçme ve özel salavatlardan oluşan harika kitabı. http://www.semerkandpazarlama.com eserin arapça metni, türkçe metni ve cd lerden oluşan versiyonlarını hazırladı.
yazılış hikayesi çok etkileyicidir :
--- iktibas ---
talebelerinin sayısının on binleri bulduğu rivâyet edilen muhammed cezûlî, bir gün bir kuyu başına abdest almak için uğradı. kuyunun yanında su çekmek için kova ve ip yoktu. ne yapacağını şaşırmıştı. bir kız, onun bu hâlini yüksekçe bir yerden gördü ve ona şöyle dedi: -sen kimsin ve niye şaşırdın? muhammed cezûlî, onun kova getireceği ümîdi ile kendisini tanıttı ve hâlini bildirdi. kız bunun üzerine ona; -insanlar seni hayır ve kerâmetle överler. sen ise kuyudan su çıkarmaktan âciz kaldın ve şaşırdın,dedi ve gelip kuyuya seslendi. allahü teâlânın izni ile su, kuyudan taşıp dışarıya akmaya başladı. muhammed cezûlî abdest aldıktan sonra kıza; -sen bu kerâmete hangi amelin sebebi ile nâil oldun?" dedi. kız da; -resûl-i ekreme salevât-ı şerîfeyi çok getirmekle ve salevât okumaya devâm ederek kavuştum, diye cevap verdi. muhammed cezûlî, bu duruma hayret ederek; "acabâ hangi salevât-ı şerîfeyi okumaya devâm etsem?" diye düşünmeye başladı. o gece, bu düşünceden dolayı uyuyamadı. bu düşünce içerisinde yatakta yatarken, hanımı yatağından kalktı. en güzel elbisesini giyip, örtüsünü örtüp evden dışarı çıktı. bunu görünce, hanımının bu saatte nereye gittiğini merak ederek arkasından dışarı çıktı ve onun deniz kıyısına doğru gittiğini gördü. önünde ve ardında bir arslan ona bekçilik ediyordu. merakı daha fazla arttı. hanımı kıyıya varınca denize girdi ve yürümeye devâm etti, sonunda küçük bir adaya ulaştı. arslanlar denizin kıyısında yattılar. orada abdest alıp, namaz kılmaya başladı. ibâdetten sonra, yine su üzerinde yürüyerek kıyıya geldi. arslanlar da kalkarak, biri önde, diğeri arkada yürümeye başladılar. muhammed cezûlî daha önce eve gelip, uyuyor göründü. hanımı, eve gelip elbiselerini değiştirip, yattı. "hanım bunu her gece mi yapıyor?" diye düşünerek, üç gece onu gözetledi. hanımının her gece böyle yaptığını gördü.üçüncü gecenin sabahında, bu durumu hanımına sordu. hanımı ona; -siz, bu işe şimdi mi vâkıf oldunuz? uzun senelerdir ben böyle yapıyorum, dedi. bunun üzerine muhammed cezûlî; -acabâ, bu kerâmete ne sebeple kavuştunuz? diye sorunca, hanımı; -resûl-i ekreme salevât-ı şerîfe okumayı hiç bırakmadım. nîmete bu yüzden kavuştum,dedi. muhammed cezûlî; -devâm ettiğiniz bu salevât-ı şerîfe hangisidir? diye suâl etti. hanımı cevap vermedi. ısrâr edince; -bu gece istihâre edeyim, izin olursa, cevap veririm, dedi. sabahleyin hanımı; -açıkça söyleyeyim, haber vermeye izin yoktur. ancak salevât-ı şerîfeleri topla, onların içinde varsa, "vardır" diye haber veririm." dedi. bunun üzerine muhammed cezûlî, birçok kitaplarda bulunan salevât-ı şerîfeleri topladı ve bir kitap yazdı. hanımına, yazdığı bu kitabı okuduğu zaman, hanımı; "içinde birkaç yerde vardır." dedikten sonra; "bu kitabı okumaya devâm edenin, allahü teâlânın rahmetine kavuşacağında şüphe yoktur." dedi. muhammed cezûlî bu eserine; hayırlara deliller ve nûrların doğuşu mânâsına gelen delâil-ül-hayrât ve meşârık-ul-envâr ismini verdi.
delâil-ül-hayrât'ta toplanmış olan salevât-ı şerîfelerden bâzıları şunlardır:
"allahümme salli alâ muhammedin ve ezvâcihî ve zürriyyâtihî kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve bârik alâ muhammedin ve ezvâcihî ve zürriyyâtihî kemâ bârekte alâ âli ibrâhîme inneke hamîdün mecîd.""allahümme salli alâ muhammedin kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve bârik alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin kemâ bârekte alâ ibrâhîme inneke hamîdün mecîd.""allahümme salli alâ muhammedin-in-nebiyy-il-ümmiyyi ve alâ âli muhammed.""allahümme salli alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdün mecîd. allahümme bârik alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin kemâ bârekte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdün mecîd. allahümme ve terahham alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin kemâ terahhamte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdün mecîd. allahümme ve tehannen alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin kemâ tehannente alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdün mecîd. allahümme ve sellim alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin kemâ sellemte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdün mecîd.""allahümme bârik alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin kemâ bârekte alâ ibrâhîme inneke hamîdün mecîd.""allahümme salli alâ muhammedin ve alâ âlihi ve eshâbihî ve evlâdihî ve ezvâcihî ve zürriyyetihî ve ehl-i beytihî ve eshârihî ve ensârihî ve eşyâihî ve muhibbihî ve ümmetihî ve aleynâ maahüm ecmaîne yâ erhamerrâhimîn."
--- iktibas ---
her sabah radyo onbeş ve semerkand tv de sabah namazı ardından çıkan ve her daim dinlenilmesi gereken hatta ve hatta ezberlenmesi gereken salavatlardır...
yazılış hikayesi çok etkileyicidir :
--- iktibas ---
talebelerinin sayısının on binleri bulduğu rivâyet edilen muhammed cezûlî, bir gün bir kuyu başına abdest almak için uğradı. kuyunun yanında su çekmek için kova ve ip yoktu. ne yapacağını şaşırmıştı. bir kız, onun bu hâlini yüksekçe bir yerden gördü ve ona şöyle dedi: -sen kimsin ve niye şaşırdın? muhammed cezûlî, onun kova getireceği ümîdi ile kendisini tanıttı ve hâlini bildirdi. kız bunun üzerine ona; -insanlar seni hayır ve kerâmetle överler. sen ise kuyudan su çıkarmaktan âciz kaldın ve şaşırdın,dedi ve gelip kuyuya seslendi. allahü teâlânın izni ile su, kuyudan taşıp dışarıya akmaya başladı. muhammed cezûlî abdest aldıktan sonra kıza; -sen bu kerâmete hangi amelin sebebi ile nâil oldun?" dedi. kız da; -resûl-i ekreme salevât-ı şerîfeyi çok getirmekle ve salevât okumaya devâm ederek kavuştum, diye cevap verdi. muhammed cezûlî, bu duruma hayret ederek; "acabâ hangi salevât-ı şerîfeyi okumaya devâm etsem?" diye düşünmeye başladı. o gece, bu düşünceden dolayı uyuyamadı. bu düşünce içerisinde yatakta yatarken, hanımı yatağından kalktı. en güzel elbisesini giyip, örtüsünü örtüp evden dışarı çıktı. bunu görünce, hanımının bu saatte nereye gittiğini merak ederek arkasından dışarı çıktı ve onun deniz kıyısına doğru gittiğini gördü. önünde ve ardında bir arslan ona bekçilik ediyordu. merakı daha fazla arttı. hanımı kıyıya varınca denize girdi ve yürümeye devâm etti, sonunda küçük bir adaya ulaştı. arslanlar denizin kıyısında yattılar. orada abdest alıp, namaz kılmaya başladı. ibâdetten sonra, yine su üzerinde yürüyerek kıyıya geldi. arslanlar da kalkarak, biri önde, diğeri arkada yürümeye başladılar. muhammed cezûlî daha önce eve gelip, uyuyor göründü. hanımı, eve gelip elbiselerini değiştirip, yattı. "hanım bunu her gece mi yapıyor?" diye düşünerek, üç gece onu gözetledi. hanımının her gece böyle yaptığını gördü.üçüncü gecenin sabahında, bu durumu hanımına sordu. hanımı ona; -siz, bu işe şimdi mi vâkıf oldunuz? uzun senelerdir ben böyle yapıyorum, dedi. bunun üzerine muhammed cezûlî; -acabâ, bu kerâmete ne sebeple kavuştunuz? diye sorunca, hanımı; -resûl-i ekreme salevât-ı şerîfe okumayı hiç bırakmadım. nîmete bu yüzden kavuştum,dedi. muhammed cezûlî; -devâm ettiğiniz bu salevât-ı şerîfe hangisidir? diye suâl etti. hanımı cevap vermedi. ısrâr edince; -bu gece istihâre edeyim, izin olursa, cevap veririm, dedi. sabahleyin hanımı; -açıkça söyleyeyim, haber vermeye izin yoktur. ancak salevât-ı şerîfeleri topla, onların içinde varsa, "vardır" diye haber veririm." dedi. bunun üzerine muhammed cezûlî, birçok kitaplarda bulunan salevât-ı şerîfeleri topladı ve bir kitap yazdı. hanımına, yazdığı bu kitabı okuduğu zaman, hanımı; "içinde birkaç yerde vardır." dedikten sonra; "bu kitabı okumaya devâm edenin, allahü teâlânın rahmetine kavuşacağında şüphe yoktur." dedi. muhammed cezûlî bu eserine; hayırlara deliller ve nûrların doğuşu mânâsına gelen delâil-ül-hayrât ve meşârık-ul-envâr ismini verdi.
delâil-ül-hayrât'ta toplanmış olan salevât-ı şerîfelerden bâzıları şunlardır:
"allahümme salli alâ muhammedin ve ezvâcihî ve zürriyyâtihî kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve bârik alâ muhammedin ve ezvâcihî ve zürriyyâtihî kemâ bârekte alâ âli ibrâhîme inneke hamîdün mecîd.""allahümme salli alâ muhammedin kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve bârik alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin kemâ bârekte alâ ibrâhîme inneke hamîdün mecîd.""allahümme salli alâ muhammedin-in-nebiyy-il-ümmiyyi ve alâ âli muhammed.""allahümme salli alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdün mecîd. allahümme bârik alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin kemâ bârekte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdün mecîd. allahümme ve terahham alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin kemâ terahhamte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdün mecîd. allahümme ve tehannen alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin kemâ tehannente alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdün mecîd. allahümme ve sellim alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin kemâ sellemte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdün mecîd.""allahümme bârik alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin kemâ bârekte alâ ibrâhîme inneke hamîdün mecîd.""allahümme salli alâ muhammedin ve alâ âlihi ve eshâbihî ve evlâdihî ve ezvâcihî ve zürriyyetihî ve ehl-i beytihî ve eshârihî ve ensârihî ve eşyâihî ve muhibbihî ve ümmetihî ve aleynâ maahüm ecmaîne yâ erhamerrâhimîn."
--- iktibas ---
her sabah radyo onbeş ve semerkand tv de sabah namazı ardından çıkan ve her daim dinlenilmesi gereken hatta ve hatta ezberlenmesi gereken salavatlardır...