aydınlar takımı, üst kültürün temsilcisi.
toplumun tüm kesimlerinin saygı duyduğu, üretken aydınlar topluluğudur. ülkemizde sıkıntısı çekilmektedir.
(bkz:ekabir)
entelektüel kısaca "aydın" demek. i̇ngilizce kökeni itibari ile de "düşünmek" fiilinden türetilmiş bir sözcük. "entelijansiya" kelimesini ise entelektüelin çoğulu olarak düşünebiliriz. o da "aydınlar topluluğu"na karşılık geliyor. benim şahsi görüşümü sorarsanız ben entelijansiya kavramını çok soğuk buluyorum. toplumdan kopukluk ve sınıf farklılığını çağrıştırıyor. bunda türkiye'nin sosyolojik yapısının da etkisi olabilir. bizim aydınlarımız özellikle de akademisyen, yorumcu ve gazeteci-yazar olanları milletle buluşmayı başaramıyor maalesef. bu da toplumsal çatışmalara zemin hazırlıyor. kibir de cabası... o zaman şu soruyu hatırlayabiliriz: bir çobanın oyu entelijansiya ile eşit midir? elbette eşittir hatta bana kalırsa daha değerlidir. bunu 15 temmuz destanında çok iyi gördük.
(bkz:aydınlar topluluğu)
tanımı zaten önceki entry'lerde yapılmış. ülkemizdeki karşılığı tanımından çok daha başka yerdedir. kendilerini aydın olarak tarif eden malum zevatı, cem karaca bir parçasında tokatlamıştır. bkz. yarım porsiyon aydınlık
i̇kiye ayrılırlar: gezebilenler ve gezemeyenler. i̇ki grup da ayrı telden çalar ve birbirini anlamaz. anlayacaklarını zannederler o ayrı. i̇yi kitaplar okuyup düşünerek gezmek, entellektüel aklın ihtiyacıdır. kitap okuyup düşünüp bir de konuşursan kendi kendini yiyip bitirirsin. bunu da en iyi gezen entel görür. öte yandan gezerken okumayı ve düşünmeyi ihmal eden zihinler, üzerine yagmur yagan kayalara benzer, temiz ve pırıl pırıl ama üzerinde ot bile bitmemiş.
gezemeyen entellerin sanal alem gezintileriyle entel kalabilme çabası nasıl bir sonuç verecek göreceğiz? bu yeni bir şey…
gezemeyen entellerin sanal alem gezintileriyle entel kalabilme çabası nasıl bir sonuç verecek göreceğiz? bu yeni bir şey…