hüseyin avni dede şiiri ve bu şiirin geçtiği kitap
ağaçlar son duruşundaydı
tel örgüler içerisindeydi zaman
ben suçsuz günahsız adam
bilmiyordum karıncaların yaşadığını
fillerin göbeğinde
cebimde altı erik çekirdeği
biri iyilik karşılığı fidan
biri de çok kötü sahipsizdi
geri kalanları ise
açlığa karşı yarım diş soğan
ya tarlasını sürmiyenlere
korkuluğa konan kargalar
onlar da aç değiller miydi
ben ölmeden önce
kapanacak yara sevinecek insan
papuç deliğinden seyrettiğimiz dünya
zafere kendi ayaklarıyla gidecek
ıslıklarlakaranfillerle şarkılarla
bu şiir okunduğu zaman
bu şiir okunduğu zaman
ölüm olmayacak kimsenin aklında
açlık olmayacak haksızlık olmayacak
ölüme borcu kalmayacak kimsenin
herkes kendi hesabına dava açacak
huzursuzluğundan
o demir kilit kırılınca
arkasından mutlu insanlar çıkacaktı
deniz atları çıkacaktı
paçalarını dizlerine kadar sıyırmış insanlar
sevdaya doyacaktı
üzülen bir ben değilmişim meğer
benim delirgenliğimden başka
ölmesini bilmeyenler de
bölmesini bilmeyenler de üzülüyormuş
gece vakitleri yarasaların uçtuğuna
açlığın kaderi bu değil
bizler yaratıyoruz bunları
kağıtlara dökülen beyinlerimizle
isterseniz beraber gidip bakalım
çeşmede su akmaktadır
ekmek pişmektedir fırında
değişen bir şey yok
her şey yolunda işler tıkırında
yarın istediğiniz yere gidersem
çam ağaçlarından düşen gölge
ıslığımın açlığını duymazsa
türkü söyliyeceğim cephede
bir yandan tayın ekmeği yiyeceğim
bir yandan su içeceğim miğferimle
kimbilir ne kadar bol küfürlerim olacak
ne kadar bol yalnızlığım kimbilir
belki beni sevmeyecekler
şiir yazdığım için
belki de dövecekler beni kimbilir
ben de bütün olup biteni
ilk mektupta cengize anlatacağım
cengiz de bana
sevdiğinin resmini gönderecek
bütün yalnızlığıyla
bir de bakacağım açlık
yine karşımda
bu açlığı asmalı mı kesmeli mi
sandığa mı koymalı parça parça
kurşuna mı dizmeli
türkü söylerken cephede
ne güzel oluyordu
ne güzel oluyordu deniz
karaya vardığında
ben ölmeden önce
ölümün aklımdaydı
yine aklımda
ağaçlar son duruşundaydı
tel örgüler içerisindeydi zaman
ben suçsuz günahsız adam
bilmiyordum karıncaların yaşadığını
fillerin göbeğinde
cebimde altı erik çekirdeği
biri iyilik karşılığı fidan
biri de çok kötü sahipsizdi
geri kalanları ise
açlığa karşı yarım diş soğan
ya tarlasını sürmiyenlere
korkuluğa konan kargalar
onlar da aç değiller miydi
ben ölmeden önce
kapanacak yara sevinecek insan
papuç deliğinden seyrettiğimiz dünya
zafere kendi ayaklarıyla gidecek
ıslıklarlakaranfillerle şarkılarla
bu şiir okunduğu zaman
bu şiir okunduğu zaman
ölüm olmayacak kimsenin aklında
açlık olmayacak haksızlık olmayacak
ölüme borcu kalmayacak kimsenin
herkes kendi hesabına dava açacak
huzursuzluğundan
o demir kilit kırılınca
arkasından mutlu insanlar çıkacaktı
deniz atları çıkacaktı
paçalarını dizlerine kadar sıyırmış insanlar
sevdaya doyacaktı
üzülen bir ben değilmişim meğer
benim delirgenliğimden başka
ölmesini bilmeyenler de
bölmesini bilmeyenler de üzülüyormuş
gece vakitleri yarasaların uçtuğuna
açlığın kaderi bu değil
bizler yaratıyoruz bunları
kağıtlara dökülen beyinlerimizle
isterseniz beraber gidip bakalım
çeşmede su akmaktadır
ekmek pişmektedir fırında
değişen bir şey yok
her şey yolunda işler tıkırında
yarın istediğiniz yere gidersem
çam ağaçlarından düşen gölge
ıslığımın açlığını duymazsa
türkü söyliyeceğim cephede
bir yandan tayın ekmeği yiyeceğim
bir yandan su içeceğim miğferimle
kimbilir ne kadar bol küfürlerim olacak
ne kadar bol yalnızlığım kimbilir
belki beni sevmeyecekler
şiir yazdığım için
belki de dövecekler beni kimbilir
ben de bütün olup biteni
ilk mektupta cengize anlatacağım
cengiz de bana
sevdiğinin resmini gönderecek
bütün yalnızlığıyla
bir de bakacağım açlık
yine karşımda
bu açlığı asmalı mı kesmeli mi
sandığa mı koymalı parça parça
kurşuna mı dizmeli
türkü söylerken cephede
ne güzel oluyordu
ne güzel oluyordu deniz
karaya vardığında
ben ölmeden önce
ölümün aklımdaydı
yine aklımda