ensar vakfı – dertli sözlük
şu son dönem siyasi olaylardan iki şey anladım.

birincisi bu devirde allah, kur'an diyene kesinlikle güvenmeyeceksin. bir daha düşüneceksin.
fg cemaati ve benzerleri, adnan oktar benzeri sapık hocalar, başörtüsü mevzusu (daha geniş perspektifte farklı gruplar için dini emirlerin yumuşatılması olarak da düşünülebilir), parayı bulunca davasından dönenler, bir kısım ilahiyat hocaları vs. liste uzayıp gider. topyekün bir çürüme de olabilir. ya da tarihte hep olduğu gibi doğu insanının dine olan bağlılığını istismar etme çabası de olabilir, kestirmek güç.

ikincisi de bizim cenahtan çıkan siyasetçilerin çoğunun devleti yönetme kapasitesi yok, bürokrasiden anlamıyorlar. bir kısmı cemaatleri, dini grupları temsilen oralara geliyor ama liyakat sahibi değil. şimdi şunu anlamıyorum, vakfın yurdunda böyle bir olay yaşanmış onlarca aile mağdur sen hala vakfın siyasi gücünden faydalanmaya, onları küstürmemeye çalışıyorsun. bir vakfın insanlara kur'an öğretmesi, hayırlı hizmetler yapması orada böyle bir olay yaşanmasını meşru kılmaz; vakfın hükümete destek olması da vakfın yaptığı her türlü faaliyetin devlet tarafından sorgulanmasını, kontrol edilmesini engellemez, engellememeli.
-- iktibas --birinci vecih hakikat nazarında zulümdür. ey mü’mine kin ve adâvet besleyen insafsız adam! nasıl ki, sen bir gemide veya bir hanede bulunsan, seninle beraber dokuz mâsum ile bir câni var. o gemiyi gark ve o haneyi ihrak etmeye çalışan bir adamın ne derece zulmettiğini bilirsin. ve zalimliğini, semâvâta işittirecek derecede bağıracaksın. hattâ birtek mâsum, dokuz câni olsa, yine o gemi hiçbir kanun-u adaletle batırılmaz. aynen öyle de, sen, bir hane-i rabbâniye ve bir sefine-i i̇lâhiye olan bir mü’minin vücudunda, iman ve i̇slâmiyet ve komşuluk gibi, dokuz değil, belki yirmi sıfat-ı mâsume varken, sana muzır olan ve hoşuna gitmeyen bir câni sıfatı yüzünden ona kin ve adâvet bağlamakla o hane-i mâneviye-i vücudun mânen gark ve ihrakına, tahrip ve batmasına teşebbüs veya arzu etmen, onun gibi şenî ve gaddar bir zulümdür. -- iktibas --
hayretler içerisinde bırakan vakıf.

vakfı, hükümetin savunması, müslümanlara başlı başına zarar verdi. şöyle demek çok mu zordu? "efendim üzücü bir olay yaşanmış. araştırılıyor. olay hukuka intikal etti. gereken ne ise yapılacak. çocuk konusu hassas bir konudur."

üstüne bir de stkların savunması tuz biber oldu. bu stklar toplum nezdinde güvenilirliklerini yitirdiler. böyle bir olayda neden bir savunma ihtiyacı hissedildi? gerçekten anlamak mümkün değil. stklar özellikle çocuk yetiştirme ve yardım konusunda güvenilirliklerini yitirmemesi gereken kurumlardır. ama ısrarla bu güveni zedeleyecek ve toplumda stkların verdiği güvene zarar verecek, şekilde tarafgir olundu. şimdi insanlar çocuklarını stklara gönderirken bir kez daha düşünecek ve temkinli davranacak.

kriz yönetiminde yapılan hatalar, vakıf teşkilatlarının düzenli denetlenmemesi ve baştan savma yapılan vakıfçılık anlayışı yine müslümanlara zarar verdi. bu seferki zarar gerçekten telafisi çok zor bir zarar. allah yardımcımız olsun.
yukarıda yazılmış tüm eleştirilere katılmakla birlikte şunları da eklmeke isterim:bu deyy*s'lara ( ne yapayım sözlük küçücük çocuklara bunları reva görenlere "adamlar" mı diyeyim) sahip çıkma felsefesi mağlesef ve mağlesef ki tayyip erdoğan merkezli. siyasi otorite dini faaliyet gösteren hiç bir siyasi kuruluşu kaybetmek, karşısına almak istemiyor. nasıl geçmişte ak parti̇ içinde hata yapanlar olduysa (kur'an-ı kerim'in suresine makara diyen deyy*s gibi) ve tayyip erdoğan bu adama sahip çıktıysa bugün garibim bakan da kendinde bu hakkı görüyor. tayyip erdoğan yanlışa neden yanlış diyemiyor anlamıyorum. kimden neden korkuyor halk zaten arkanda seviyor seni. hata yaptık demektr ne varki! bilmiyorum belkide siyasetle hiç alakası olmayan bir durumdur. her şey benim hüsnü kuruntumdur. bakan'ın bir anlık saşmalamasıdır olay.velhasıl yazık be kardeşim. şu islama attığımız çamurlar ne olacak bilmem. i̇nsanları islamdan uzaklıştırdıkça uzaklaştırıyor bu olaylar. nerde kaldı allah resulü'nun " size bakıp islama, müslüman olmaya özenmiyorlarsa imanınızı sorgulayın" sözü.allah islah etsin hepimizi.
cok uzucu ve kesinlikle en agir sekilde cezalandirilmasi gereken bir olay yasanmis. olay hukuka intikal etmis. bundan sonrasi, sorusturmanin (gizlilik karari dahilinde) seffaf ve adil bir sekilde yurutulmesi, gereken cezanin verilmesi ve acilan yaranin onarilmaya calisilmasina kaliyor. velakin, dindar kesimin 'reaktif' tepkileri, isi bambaska mecralara tasiyor. kardesim, suc belli, fail ortada. sevmeyen kimseler, hakli olarak da elestirecek, veya bunu kullanmak da isteyebilecek. ama her iki durumda da, dindar kesimin yeri belli olmali ki. her iki durumda da, ortadaki facianin var oldugunu kabul etmeli, ve hemen savunma pozisyonuna gecip yanlis anlasilmalara muhal vermemeli. basimizi iki elimizin arasina alip, bir daha boyle bir olayin yasanmamasi icin ne onlemler alinabilir, nerede hata yaptik, nasil duzeltebiliriz dusunulmeli. elestirenlere nasil cevap yetistirilecegi degil. bence samimi olan bu olurdu.
bizim mahallenin yüz karasıdır.onlar yüzünden bir tecavüzcü damgası yemediğimiz kalmıştı.