feraset – dertli sözlük
firaset kelimesinin kökü olan, feres at demekmiş .at, gözlüğü yokken her yeri aynı anda görebilirmiş. tek yöne odaklı olsun diye ona at gözlüğü takarlarmış.i̇şte firasetli insanlarda at gibi her şeyi aynı anda görebildikleri yahut hissedebildikleri için onlara bu isim verilmiş.
(*)
hızlı kavramaktır, tahmin ve sezgilerin tuturlılık payının çok yüksek olması durumudur.. mümin kişiye nasiptir..
olayların ardındaki gücü ve olayların sonucunu sezme kabiliyetidir.
peygamber efendimiz (sav);
"müminin firâsetinden sakınınız; zîrâ o, allâh'ın nûru ile bakar." (tirmizî, tefsîr, 15) " diyerek mümindeki firasetin kuvvetine değinmiştir.

günümüzde bazı müslümanlar firasete sui zan diyerek yaptıkları hatayı ört bas etme gayretine girmektedir. halbuki firaset olayların gidişatına göre allah'ın kuluna bildirdiği sonuçlardır. bu sonuçlar olayların sonuçları olup, müslüman bu sonuçları önceden sezdiği için gereken tedbiri alır. gafletten sıyrılır. ama müslümanlardan bazıları yaptıkları hataları firasetiyle gören diğer müslümanları, sui zan etmekle suçlamaktadır. günümüzde her kavramın birbirine karıştığı gibi, sui zanla firasette birbirine karıştı.
eksikliği çok tehlikeli olan şuur durumu. olayların perde arkasına vakıf olma bilinci. eksik olursa, müslümanlara zulmeden israil'e "güneydeki çok sevilen ülke" de dersin, onun emriyle müslümanları terörist de ilan edersin. (*)
basiretle beraber anılan bir şuur durumu. basiret biraz daha ileri düzeyidir. ama biz en azından bir müminden feraset bekleriz. ki olayların perde arkasını üstünkörü de olsa değerlendirsin. feraset, birkaç hamle ilerisini anlamlamak, anlamlandırmaktır. buna uygun çözümler geliştirmek ve risk almadan önce bu çözümleri en uygun şekliyle uygulamaya koymaya da tedbir diyoruz. sonrasında ise tevekküle başvuruyoruz.

müslümanlar burada feraset yoksunluğunun beraberinde getirdiği bir çözümsüzlüğü yaşıyor. sonucunda aldığı tedbirler de günübirlik oluyor. bu durum kişisel kazançlar sağlasa da müslümanların sorunlarını derinleştirmekten başka bir mana taşımıyor. sonra tevekküle başvuruyor. iyi de sen sağlam bir tedbir almamışsın. hadiste geçen manasıyla sen deveyi sağlam kazığa bağlamamışsın ki. böyle bir durumda beklentiye girmek tabi ki hayal kırıklığı oluşturuyor.