hoş geldin ya şehr-i ramazan – dertli sözlük
11 ayın sultanı. sultan ama ne büyüleyici bir sultan. daha gelmeden dönüştürür tüm sokakları, evleri, okulları…i̇nsanı değiştirir, dönüştürür, manevi bir iklime koyar. şair diyor ya “ruh dönmeye başlar bir tapınağa kurban gibi.”

önce niyetlerimizi düzeltiriz. yalnız onun için yaparız ne yapacaksak. hedefler koyarız kendimize küçük ve büyük hedefler. bu ramazan nasıl daha iyi bir kul olabilirim gibi hedefler. ramazan sevinçtir, mutluluktur, coşkudur, kalplerden taşan bir iyilik selidir. manevi dünyamız mahyalar gibi aydınlanır. işıl ışıl olur her yer. heyecanla ve coşkuyla atar kalbimiz. kendimize döneriz, rabbimize
döneriz. dünyanın günlük telaşlarından sıyrılacak kapı aralıkları buluruz ramazan’da. rabbimize yöneliriz. en aciz en aç en muhtaç halimizle ona yalvarırız. "rabbim ne olur beni de sevdiğin kulların arasına kat" diye.

fırsattır ramazan. bize verilen bir hediyedir. hele bir de ramazan geceleri vardır ki. ondaki maneviyat arasan bulunmaz.öyle güzeldir ki o geceler. i̇ftarla başlayan sevinç sürekli katlanarak artar. gündüzü oruçlu olarak geçirmenin verdiği manevi haz akşamında teravih ile taçlanır.saf saf oluruz en güzel camilerde. ayasofya’da,süleymaniye’de,valide-i cedid’te ve o salavatlar, ilahiler o kadar mutlu eder ki bizi, kendimizi cennet’i düşlerken buluruz. burada sanki doğru yolda dörtnala giden bir atlı gibi hissederiz. ulaşacağımız yer ne güzeldir. geceleyin sahurun bereketini yaşarız. teheccütte olmasını en çok istediğimiz duaları saklarız.herkesin evinde bu rahmet rüzgarı eser. rahmet damlaları evlere herkesin çabasınca yağar. herkes daha da bir müslümandir bu ayda. takva,ibadetler,sadakalar ve güzel olan ne varsa artar bu ayda. güzel işler yılda bu ayla başlar ve devam eder gider. mutluluk treni gibidir ramazan, kaçırmamak gerekir.

bu ayda bol bol rabbimizi düşünürüz ve onun katında nerede olduğumuzu. sürekli kendimize şu soruyu sorarız; "rabbim daha iyi bir kul olmak için ne yapmalıyım." i̇yilik yaptıkça doymayız daha çok iyilik yapasımız gelir. ne güzeldir ramazan. keşke hep ramazan olsa.

ramazan geceleri otururuz.ramazan günlükleri yazarız.i̇çimizi dökeriz rabbimize. binbir dualarda oluşan sayfaların arasında asr-ı saadet’e gider, sahabeler gibi olmak için dua eder,onlara gıbta ederiz. rasulu görüp en güzel çağda yaşamak ne güzel bir bahtiyarlık. orada cennetle müjdelenenler vardı mesela. bizde müjdelenir miydik acaba cennet’le. sürekli kendimizi sorgulama ayıdır ramazan. ne kadar iyiyim, neyi ne kadar doğru ve yanlış yapıyorum, hatalarım,kusurlarım bunları nasıl
tedavi ederim gibi.

ramazan bizi değiştirir dönüştürür.daha güzel bir insan yapar. allahın ipine sımsıkı
sarıldığımız aydır ramazan.
ramazanın mahiyetini kavramak, ramazanda hasletlerimizi doğruya yöneltmek, dualarımız da ihtiyaçlıya da yer vermek, maneviyatımızı güzelleştirmek, boş işlerle meşgul olmamak, harama bulaşmamak, her zaman olacağı gibi hanemize helal kazanç getirmek, gönlümüzdeki huzura ramazan ile ulaşabilmek
ümidiyle
bereketli bir ramazan geçirmek nasip olsun inşallah :).
ve o orucun ekmeli ise: mide gibi bütün duyguları; gözü, kulağı, kalbi, hayali, fikri gibi cihazat-ı insaniyeye dahi bir nevi oruç tutturmaktır. yani muharremattan, malayaniyattan çekmek ve her birisine mahsus ubudiyete sevk etmektir.

mesela dilini yalandan, gıybetten ve galiz tabirlerden ayırmakla ona oruç tutturmak. ve o lisanı, tilavet-i kur'an ve zikir ve tesbih ve salavat ve istiğfar gibi şeylerle meşgul etmek…

mesela, gözünü nâmahreme bakmaktan ve kulağını fena şeyleri işitmekten men'edip, gözünü ibrete ve kulağını hak söz ve kur'an dinlemeye sarf etmek gibi sair cihazata da bir nevi oruç tutturmaktır. zaten mide en büyük bir fabrika olduğu için oruç ile ona tatil-i eşgal ettirilse başka küçük tezgâhlar kolayca ona ittiba ettirilebilir.

(mektubat - risale-i nur)