tevfik fikret – dertli sözlük
başarılı bir yönetici, bir öğretmen, iyi bir mimar, iyi bir ressam, iyi bir ozandır. şeker hastalığına yakalanmıştır. hastalığı iyice ilerleyen fikret, 19 ağustos 1915'te kırk sekiz yaşındayken vefat etmiş ve eyüp mezarlığına defnedilmiştir. 1961'de mezarı buradan alınarak aşiyan'ın bahçesine taşınmıştır.
rübab-ı şikeste (kırık saz) adlı şiir kitabının sahibi. toplumla ve yönetimi olan osmanlı ile ve osmanlı'nın bağlı olduğu i̇slam ile sorunlar yaşamış; abdulhamit'e suikast girişiminin başarısız olması üzerine ona olan kin ve nefretinden bir lahza-i taahhur / bir anlık gecikme şiirini yazmıştır. en çok tanınan sis şiiri de öfke ve nefret doludur. vuruculuktan ziyade öfke ve nefret dolu olduğu için sadece nefret ve öfke hususunda kullanılan bu şiirler farklı alanlarda kullanılmadığı için veya farklı durumlarda söz konusu olmadıkları için fikir ve hissiyattan mahrum olduğunu ortaya koymaktadır. 2. sınıf edebiyat derslerine görülen hayalet olarak da nitelendirilebilir.
abdulhamid'e 1905 yılında düzenlen yıldız suikastı sonrası meşhur bir lahza-i teahhur şiirini yazmıştır. galiba ikdam gazetesinde yayımlanıyor.

"ey şânlı avcı, dâmını bîhûde kurmadın! atdın... fakat yazık ki, yazıklar ki vuramadın!" dizeleri meşhurdur. o dönem abdulhamit han'ın basına uyguladığı sansürün ne kadar haklı olduğunu da ortaya koyuyor aslında.
abdülhamit hakkında yazdıklarından dolayı pişman olan şair.

ittihatçılar için yazdığı bir şiiri.


-- iktibas --

bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...

yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...

yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...

yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...

yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...

yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...

yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

-- iktibas --