mezhep – dertli sözlük
bölünmüşlüktür. bunlar bir kültürel zenginliktir denir ama toplumlarda ki akıl ve gönül fakirliliğinin en açık göstergeleridir.
rehberdir.en yüce rehberi daha iyi anlayabilmemiz adına, ondan yola çıkarak, ondan alınan ilhamla, büyük ustalarca çizilen yol haritasıdır.
lugatte “yüyrüyüp gitmek” manasındaki “zhb” kökünden türetilmiştir.
gidilen yol, tutulan yol anlamlarına gelir.

istılahta ise “bir müctehidin ictihad ve anlayışlarından meydana gelen itikadi ve fıkhi yol” diye tarif edilir.

zamanımızdaki fıkhı dört mezhebi de birden bire imamlar tarafından kurulmuş müesseler olarak değil de, dönemin şartları içerisinde kendiliğinden ortaya çıkmış fıkıh, içtihad ekolleri olarak görmekte fayda var. nitekim efendimizden sonra i̇slamiyet arap kıtası dışına yayılmış, farklı fıkhi meseleler ortaya çıkmıştır. buralara giden fakih sahabeler de buralarda kendi içtihadlarına göre fetvalar vermiştir. tabiin ve tebei tabiin döneminde de mezhep imamları bunları sistemli bir şekilde toplayıp bir bütün haline getirmiştir. bunlar dört farklı şehirdeki dört büyük ekol olarak düşünülebilir. rivayetlere baktığımızda mezhep imamlarının hadis, fıkıh derslerini binlerce insanın takip ettiğini görürüz. yine onların yetiştirdiği, derslerine devam eden ve içti̇had etme seviysine ulaşabilmiş birçok talebeleri de mevcut . bu şekilde sistemli ve bütünlük arz eden bir yapı ortaya çıkıyor süreç içerisinde.

zaten dört mezhep imamının ilim zincirleri abdullah bin mesud, zeyd bin sabit hz. ömer gibi fakih sahabilere ulaşıyor.
tutulan yoldur. peki i̇slam dünyasında ne zaman farklı yollar tutulmaya başlanmış ve zamanla herkes başka yolda yürür olmuştur? hz. peygamber dönemi malumunuz tefrikanın olmadığı yıllardır. dini tanıma doğrudan vahiy ve elçi yardımıyla olmuştur. hz. peygamber'in vefatının ardından ilk olarak siyasi mezhepçilik oluşmuştur. hz.osman döneminde başlayan bu tür mezhepçiliğin temelinde güç vardır ve müslümanları ayıran ilk savaşların, suikastlerin oluşmasına neden olmuştur. savaşlar sonucu ortada çok ciddi bir soru doğmuştur, büyük günah işleyenin akibeti nedir? bu soruya verilen cevap çevresinde yeni görüşler bina edilmiş ve itikadi mezhepler oluşmuştur. i̇tikad inanç demek olsa da bu mezheplerin fikir ayrılığı inanç esasları konusunda değil daha çok araçsal mevzular hakkındadır. müslümanların yeni coğrafyalar fethetmesi, farklı kültürler ile karşılaşması hadisesi de bir başka mezhep türüne ortam sağlamıştır, fıkhi mezhepler. yeni coğrafyalar yeni müslümanlar demekti ve bu yeni müslümanlar islamı tanıma, anlama ve önceki dinlerinden ayırma konusunda bir rehbere ihtiyaç duyuyordu. kendi bölgesinde bu dini bilen uygulayan adamlardan öğrenerek o yola katılan insan gruplarının ismi zamanla hocalarının ismi ile anılmış ve birer mezhep haline gelmiştir. mezhepler fakirlik değil bilakis zenginliktir. dini yaşamada kolaylıktır. bir yolda yürümek o yolda olmayanları ötekileştirmek anlamına gelmez, yürünen yolların gayesi bambaşka olmadıkça.