oruç – dertli sözlük
çocukların, büyüklere heves ederek büyük bir heyecanla yaşamak istedikleri, yiyecek ve içecekten bir süreliğine vazgeçtikleri ibadettir.

zor olduğu için öğlen vaktine kadar çocukların tuttuğuna tekne orucu deniyor.

bugün öğrendiğim kadarıyla kuş orucu da deniyormuş.

hatta direk orucu diyen yöreler de var.
iftarı, sahuru bilmeyene zor gelendir. kuran'dan ve sünnetten aldığını kalbine yazan mümin kişi için ise sıhhatten öte anlam ifade etmektedir.
sezai karakoç'un anlatımıyla; "oruç, insanın katıldığı, her yıl bir ay katıldığı bir ruh şölenidir.üstün insanların davetlisi olduğu bir tabiat üstü ziyafet, bir gök sofrasıdır."
oruç: soğdca yazılı örneği bulunmayan *rōçag "oruç tutma" sözcüğünden alıntıdır. bu sözcük soğdca rōç "gün" sözcüğünden türetilmiştir.
“ay gelip ramazan’ı getirdiğini müjdelediğinde ne kadar sevinsek azdır. bize müslümanlığımızın daha bir güçlenip ilerideki yıllara geçeceğinin garantisini getirmiştir çünkü. bize, gündüzü ve geceyi tüm anlamıyla getirmiştir. namazları, sabırları ve şükürleri, hamdleri getirmiştir. rızkı, rızk düşüncesini ve tevekkülü getirmiştir. nimet fikrine erdirmiştir bizi. oruçla namaz arasında da büyük yakınlık vardır. sanki namaz, orucun, insan uzuvlarına yerleşmiş bir ruh olarak, kımıldamış ve kanatlanışından meydana gelmektedir. oruç da, namazın süzüle süzüle bir buğu olup ruh, beyin ve kalbi tutmasıyla oluşmakta. bunun için adeta birbirine âşıktırlar. birbirlerini çağırıp dururlar hep her bahaneyle. ruh, oruç ülkesinde büyümenin sırrını keşfeder.”(*)
oruç; ilkin göze,dudaklara,damağa ve sonra düşünmeye, hayal gücüne tesir eder.insanın idrak ve yorumunu değiştirir.duygularımız,düşünüş ve hayal edişimiz değişince, bizdeki dünya tasarımı da değişmeye başlar.artık uyku ne eski uyku ne de yediğimiz yemekler ,eski yemekler.(*)