belvedere – dertli sözlük
güzel bir film. (*)

--! spoiler !--

srebrenitsa katliamı'ndan 17 yıl sonra, ve 11 temmuz'da izlemek nasib oldu bu filmi. filmde, savaş sırasında srebrenica'nın güvenli şehir ilan edilmesini, bosnalı müslümanların srebrenica'ya taşınmasını, daha sonrasında çoluk, çocuk, yaşlı genç demeden vahşice katledilmesini konu alacağını düşünmüştüm. katliam vardı evet bu filmde, ama sonrası vardı. yakınlarını kaybeden kişilerin, bu katliamı kabullenişleri, ve sadece yakınlarının cesetlerine kavuşma isteği vardı. hüzün vardı. evladını, eşini, yakınlarını kaybeden annenin, siyah beyaz hayatı vardı. kapıya polisin gelmesiyle yıllar sonra kavuştukları bir mezar için sevinen aileler vardı.

buraya kadar bir katliam var.

yönetmen, ikinci bir katliamı konu alıyor filmde. bu katliam, içten içe farkettirmeden ve gönüllüsü olarak ele almış bizi. filmin renkli kısmı, bir bbg evi. bir genç var, yakınları katliamda vefat etmiş, ailesine "hayat devam ediyor" diyerek yarışmaya katılıyor. yarışma bizim tanıdık olduğumuz bir format. insanlar dört duvar arasında yalnızca "birbirleri" hakkında konusuyor, birbirlerini yiyip duruyorlar. dedikodu, içki, asimile olmuş bir hayat. bu ev, benim için katliama duyarsız kalmış dünyayı konu ediyor. saçma sapan ilişkiler, giyimler, amaçsız sohbetler, samimiyetsiz insanlar. bu evde ölümler alkışlarla kutlanıyor.

ve bbg evinde bir dış ses, "big brother" deniyor buna. orada onun sözü geçiyor, oturun diyor yarışmacılara, oturuyorlar, yatın diyor, yatıyorlar. lambalar yanıp sonuyor, big brother konuşuyor. vahşete duyarsız insan, kapitalizme gönüllü boyun eğiyor.

daha çok yazılacak şey var filme dair, izlemek gerek.

--! spoiler !--