ankara – dertli sözlük
http://www.youtube.com/watch?v=6i2siwz1qm0

şu şarkıyla bir özlem hissettiğim şehir. bundan iki yıl önce başka yerde yaşayamayacağımı düşündüğüm şehirdi, yaşayabileceğim şehirlerin listesinin en sonuna da istanbul'u koyardım. büyük konuşmak garip.

sonra geldim, biraz tanımlara baktım. allah'ım bu ne kin, bu ne nefret! insanlarına soğuk, ruhsuz yaftası yapıştıranlar mı dersiniz; kendisini kesinlikle sevilmeye layık görmeyenler mi dersiniz...
bir de genelde karamsarlığından, düzeninden, soğuk insanından; havasından, memur insanlarından, kutu kutu binalarından, denizsizliğinden, istanbul'a benzememesinden, tarihsizliğinden, bilmem daha nelerden dolayı kötülenmiş; sevilmemesi gerektiğine hüküm getirilmiş de bir sorun var: bütün insanlar bu sayılanlardan rahatsız değil ki. karamsarlığı seviyorum ben mesela. düzeni seviyorum, düzensiz ortamda yaşayamıyorum, soğukluğu ve soğuğu da seviyorum, düzenli yaşam imkanı sunan memuriyetten de hiçbir şikayetim olmaz, denize çok da bayılmam vs.
benim gibi insanlar da hayatını ankara gibi bir şehirde geçirmekten rahatsız olmuyor. sevme olayı da orada doğup büyümenin verdiği aidiyet duygusuyla sınırlı değil.

nitekim kimsenin sevmemesine bir şey demem de sevilmesini saçma bulanları saçma buluyorum. bütün insanlarına soğuk, ruhsuz diyen de bir garip; beni tanımasa neyse.(*) yapmayın.

ayrıca şimdi istanbul'da yaşıyorum ya, ankara'ya her gidişimde beynim dinleniyor. allah'ım sessizlik, her tarafın insanla dolup taşmaması ne güzel şey.(*)(*)(*)