sevmek için kör olmak lazım. o halde bile kötü, boğuk havasını teneffüs etmek mümkün.
nedensiz de sevilebilen bir şehirdir bence. mesela ben sebepsiz seviyorum bu şehri.
yalnizca sevdiğiniz biriyle güzel vakitler gecirdiyseniz sevebileceğiniz şehirdir. tek başına kendini sevdirebilen şehirlerden değildir.
oysa (gbkzl: : urfa) urfa öyle mi? kendi başına ağırlar sizi o sıcacık maneviyat dolu ruhuyla.
oysa (gbkzl: : urfa) urfa öyle mi? kendi başına ağırlar sizi o sıcacık maneviyat dolu ruhuyla.
önümüzdeki iki haftasonundan birinde bir takım (gayrı resmi) temaslarda bulunmak üzere ziyaret edeceğim şehir.yemeklerimi fikirbabası ısmarlayacak. çayı hebelehubele kahveyi eski yazarlardan harman, buluşabilirsek tatlıyı şehzade halleder... dusunen adamin ta kendisi ile de fikirbabasi'nin ısmarlayacağı yemekte buluşmak isterim.şimdilik yalnız gidecek gibiyim ama duruma göre istanbul'dan bir otobüs adamla da gidebilirim.
geri döndüğüm şehir. hani akşemseddin'in hacı bayram'a gelişi gibi. çıkın istanbul fanusundan. artık ankara birçok anlamda başkenttir. yakinda ne dediğim anlaşılacak.
tam bir karadelik şehir. ben direndim bana gücü yetmedi ama bütün sevdiğim insanları içine çekiyor ve bu durum beni bir savaşa zorluyor. (bkz:sen kimsin ya)(bkz:eyyy ankara)
memurların şehri.
3 tarafı denizlerle çevrili bir ülkede deniz ne kadar uzak olabilirki sorusunun cevabı.(bkz:buraya bakarlar)
tam bir memur şehri.
cahit zarifoğlu'nun ayrılırken "gelirken bir savaşçı gibi gelmiştim, dönerken bir yenik değildim, küçük bir filozof olmuştum" dediği şehir.
