örgütlü dini topluluklar, kendilerini dinin merkezine koyarak, insanları i̇slam’a değil kendilerine çağırıyorlar, kendi şeyhine, liderine, tarikatına ya da cemaatine... sonuçta “dine karşı bir din”e dönüşüyorlar.kendi ürettikleri din yorumlarını “dinin tek doğru yorumu” gibi sunan tarikatların varlığı, günümüzde bilinen bir gerçektir. allah “din büyüklerinizi i̇lah ve rab edinmeyin” diyor, birileri şeyhin elinde “musalla taşındaki ölü gibi olunuz” diyor... "şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır" gibi bir korkutma ile insanları bir kişinin peşine takılmaya zorluyorlar. allah’ın bir emrine uymazsanız işlediğiniz şeyin adı haramdır, ancak birilerinin peşine takılmazsanız şeytanın peşinden gitmiş olursunuz, çünkü, şeyhiniz şeytan olur ve dinden çıkarsınız. sonuçta şeyhe uymamak allah'ın emrine uymamaktan daha büyük bir suç olmaktadır.günümüzde mezhep ya da tarikatların dinleştirilmesi sorunuyla yüz yüzeyiz. bir cemaatin fetö gibi bir örgütü doğurabilmesinin altında yatan temel neden budur. insanın özgür iradesini elinden almakta kararlı olan bazı tarikatlar ve cemaatler, devlet içinde örgütlendiler... yani sorunumuz fetö ile biten bir sorun değildir. bugün gelinen noktada bile fetö’nün açtığı yoldan yürüyerek ilerlemekte olan birçok cemaat/tarikat var. açık ya da gizli biçimde siyasi olarak örgütlenen tarikatlar var. siyasete adam sokmak için parti yöneticileri ile pazarlık yapanların varlığı geçmişten beri bilinmektedir..dini yaymak için değil, ancak kendi dini yorumlarını yaymak için kitaplar yayınlıyor, okullar, yurtlar, kurslar açıyorlar, radyo-tv kuruyor, i̇şletmeler, dernekler ya da vakıflar kuruyorlar...son yıllarda bu tanımladığımız oluşumlar için, "paralel din" oluşturma suçlaması yapanlar var. ancak bunlar gerçek dine kesinlikle paralel değiller. bunlar dine karşı din olma yolundalar, çünkü gerçek dinin özüne zıt oldukları kesindir. bunlar için, olsa olsa "birbirlerine paralele dinler" denilebilir.
