kapitalizm

sanayi devrimi sonrası ve de özellikle 20.yy ikinci yarısında yükselişe geçen sistem. "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" mottosu serbest teşebbüsü teşvik ederek müdahale edilmeksizin ekonominin kendi dengesini bulacağı varsayımına dayanmaktaydı. daha fazla kazanmak için daha çok çalışmak ve çalıştırmak ahlaki değerlerden yoksun bir sistemde emeğin sömürüsünü getirdi. aslında başta hedeflenen tabakalar arası makas kapanmak yerine açıldı. tabi üretim tüketim ihtiyacını doğurdu. zenginler servetini katlarken fakirler ise tüketim kültürü ile iyiden iyiye çıkmaza girdi. bir de kapitalizmin olmazsa olmazı faiz var. tüm bunlar birleşince manevî yani tahrip olmuş toplumlar meydana geldi. covid-19 pandemisi sonrası başta abd ve avrupa ülkeleri olmak üzere tüm dünyada ciddi bir ekonomik kriz var. dünyayı parmağının ucunda oynattığı sanılan büyük devletler sallanıyor. bence bireyler, toplumlar ve ülkeler dönüp kendilerine bakmalı. küreselleşmiş ahlaksızlıklar ve pek çok masuma yapılan zulümler mi virusun arka planında olan. türkiye'nin zamanında aldığı önlemler ve sağlıkta iyi durumda olması elbette süreci beklenenden rahat atlatmasında önemli faktörler. ama daha önemlisi tüm dünyada yardımlarına koştuğumuz ve dahi ülkemizin kapılarını açtığımız mazlumlar.

haftanın beş gününde zorla kazandığın parayı haftanın iki gününde yine sana verene geri vermendir. yani kazandığını sandıkça aslında kaybettiğin düzendir...

kapitalizm cenderesinin hiçbir işleyiş biçiminden ibret alamayız. “kapitalizm bir zamanlar vahşi idi, artık ehlileşti” diyenlerin veya zannedenlerin bir kısmı dönen dolabın dümeninde eli olanlardır ve fakat büyük kısmı kapitalizmin doğurduğu acıya katlananlardır.

http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/ismetozel?id=125

i̇smet özel ve gibileri dünya’nın foyasını ortaya çıkarıyor fakat okuyan yok, okuyan var ise idrak eden yok, idrak edenin de ne inancı ne de vicdanı..

bizler sessiz sedasız acıya katlananlarız..