yusuf kaplan – dertli sözlük
cahillik edip, dört kalem meselesinin yorucu olduğuyla ilgili bir flood yayınladım. sonra benimle şahsen ilgilendi ve şık olmadığını, fitneyi arttıracağını söyleyip kaldırmamı rica etti. bende onun hatırına kaldırdım.
kendini bu işe vakfetmiş bir adam. i̇stifade etmek lazım. valla etkilendim sözlük. usule karışmayacaksın demek ki. orada öyle. dört kalemi eline alıp başlayacaksın okumaya.
(bkz:mymecra) diye bir youtube kanalına konuk olmuş, düşünceleri ve hayatındaki davasının farkında olan ve bu ruhu ileri nesillere de aktarmak için çalışıp çabalamış biri.
birçoğumuz kendi kendimizi geliştirmeyi çok geç öğreniriz yazarın en talihli olduğu taraf çocukluk zamanından itibaren bu olgunluğa erişebilmesi ve buralara kadar dolu dolu bir yaşam sürmesi, gerek düşünceleriyle gerek yaptıklarıyla örnek alınası biri diye düşünüyorum, şu cümlesi de çok hoşuma gitti, bir müslümanın girdiği yerin şeklini alması diye bir şey söz konusu değil, bir müslümanın girdiği yere şeklini ve ruhunu veren kişi olması gerekiyor, dedi.
allah katında örnek bir müslüman olmak için çabalamak bunu aklına, kalbine, ruhuna virt edebilmek...
rabbim istikametimizden, davamızdan ayırmasın inşallah.
okuma tarifindeki 4 kalemin yıldırıcı ve vakit kaybı olduğunu düşünüyorum. tek kalem benim için yeterli oldu şimdiye kadar.
bilmek ile bildirmek arasındaki farkı net bir şekilde gösteren aydın. açıkçası ne kadar aydığını bilmiyorum ama konuşmalarında "buraya dikkat edin, burası ufuk açıcı" diye diye bir saat geçirdiği çokça vakidir. i̇deal tip belirtmese de imam-ı gazali'ye hürmeti nezdimde kafidir. allah hidayetten ayırmasın.
dalga-kıran ve dalga-kuran bir öncü: erbakan hürriyet gazetesi,”karargâh rahatsız” başlıklı bir manşet attı!hem de 28 şubat postmodern darbesinin yıldönümünde!bu, darbe çığırtkanlığı değil de nedir, peki?yargı, darbe çığırtkanlığı yapan bu manşete sessiz kalamaz, kalmamalı!bu mi̇llet, darbe tehdi̇tleri̇ne pabuç birakmaz!şunu bir yere kalın harflerle yazmalı: bu milletin, bu tür tehditlere “karnı tok” artık! bu tür tehditlere “pabuç bırakmaz” bu millet!osmanlı tasfiye edildi; türkiye, terbiye edilmeye çalışılıyor!ama millet de, milletin yürek adamları da yaşadığımız bu zilleti seyretmiyor: menderes'ten itibaren canını feda etmekten çekinmiyor... büyük bir yarma harekâtı gerçekleştiriyor... zorlu bir istiklal ve istikbal mücadelesi veriyor...türkiye'yi terbiye etme girişimlerinin sonuncusu, 15 temmuz darbe ve işgal girişimiydi. millet, türkiye'yi terbiye ederek diz çöktürmeye yeltenen şer güçlere ve şebek-e-lerine unutamayacakları tarihî bir ders verdi.bu ülkenin son kale olduğunu, düşürülemeyeceğini göğsünü tanklara siper ederek dünya âleme gösterdi -allah'a şükür.bu millete bu direniş ve diriliş şuurunu ilk kez kazandıran rahmetli erbakan hocamızdı.bugün, daha önce bu sütunda yayımlanan ve pek çok dile çevrilen hoca'nın mücadelesini ve mirasını değerlendirdiğim bir yazımı gözden geçirerek yeniden sizlerle paylaşıyorum.değeri, artık bütün kesimlerce bilinmeye başlanan erbakan hoca'yı rahmetle ve şükranla anıyorum bir kez daha.cumhuri̇yet tari̇hi̇'ndeki̇ i̇lk sembol şahsi̇yetrahmetli erbakan, sadece siyasî bir hareketin öncülüğüne hapsedil/e/meyecek kadar türkiye'nin kaderinin şekillenmesine vesile olmuş, kilit rol oynamış bir öncüdür: önalan ve önaçan bir tarihî şahsiyettir.daha da önemlisi, hoca'nın öncülüğü, önalıcığı ve önaçıcılığı, sadece türkiye'nin coğrafî sınırlarıyla da sınırlı değildir; türkiye'nin medeniyet coğrafyasına kadar uzanır...karşımızda, hem türkiye'nin yakın tarihinin akışında bir dalgakıran rolü oynamış, hem de küresel sistemin zorbalıklarının, haksızlıklarının ve hukuksuzluklarının nasıl aşılabileceğini gösteren d-8 gibi cumhuriyet tarihinin en büyük küresel projesine imza atmış, dalgakuran işlevi görmüş küresel bir müslüman şahsiyet var.hoca, cumhuriyet tarihinde çıkardığımız ilk büyük sembol şahsiyettir. sembol şahsiyet'le karizmatik şahsiyet arasında bir derece farklılığı değil, bir mahiyet farklılığı vardır.her sembol şahsiyet, karizmatik şahsiyettir; ama her karizmatik şahsiyet sembol şahsiyet değildir.karizmatik şahsiyet, duran tarihi harekete geçirir. ama sembol şahsiyet, tarihin akışını değiştirir.mi̇lat olarak erbakani̇şte hoca, 1908 yılından itibaren ivme kazanan, lozan'la birlikte kesin bir dönemece giren ve bizi tarihten sürgün eden başaşağı gidişe “dur” demiş, bu başaşağı gidişi tersine çevirmiş, türkiye'nin hem tarihî derinliğini, hem de irfanî derinliğini aynı anda harekete ve hayata geçirecek bir silkiniş, diriliş ve varoluş yolculuğunun tohumlarını ekmiş bir sembol şahsiyettir.i̇ki yüzyıldır iliklerimize kadar yaşadığımız ikinci büyük medeniyet krizinin hem nasıl anlaşılabileceğine, hem de nasıl aşılabileceğine ilişkin tarihî atılımlara ve açılımlara öncülük etmiş dalgakıran ve dalgakuran bir şahsiyet olarak tarihe geçmiştir.erbakan, bu dalgakıran ve dalgakuran rolüyle, bu fetret döneminde milat olarak kilit rol oynamıştır: yakın tarihimizde, bir erbakan'dan öncesi, bir de erbakan'dan sonrası vardır artık.erbakan'dan öncesi̇: yokoluş serüveni̇erbakan'dan öncesi, türkiye'nin tarihî derinliğini ve medeniyet iddialarını yitirdiği, tarihten sürgün yediği bir yokoluş serüvenidir.yaklaşık yarım asır süren bu dönem, bizim müslüman olduktan sonraki tarihimizin en “karanlık dönem”idir.tarih yapan, medeniyet kuran ve medeniyeti koruyan, böylelikle tarihin akışını belirleyen bir aktörden, kurucu bir özne'den; tarihte tatil yapan, batılıların yaptıkları tarihte sadece figüran rolü oynayan bir nesne'ye dönüştüğümüz, tarihten çekildiğimiz ve ruhköklerimizi yitirdiğimiz bir çöküş dönemidir bu.erbakan'dan sonrasi: medeni̇yet fi̇kri̇ ve yörünge oluşturma gayreti̇ancak erbakan'la birlikte, türkiye, yeniden medeniyet iddialarına sahip çıkan, i̇slâm'ın adalete, hakkaniyete, sulhe ve kardeşliğe dayalı medeniyet tasavvurunu hem türkiye'nin siyasî hayatında, hem de sosyal, kültürel ve entelektüel hayatında ülkemizin gündemine taşıyan bir yolculuğa soyunabilmiştir.„millî görüş” hareketi, türkiye'de, medeniyet iddialarımızı ümmet bilinci ekseninde bu topraklarda yeşerttiğimiz bin yıllık i̇slâmî ruhu eksene alan, çok yönlü, bütün medeniyet coğrafyamıza uzanan yerli ama hem bölgesel hem de küresel bir harekettir.http://m.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/dalga-kiran-ve-dalga-kuran-bir-oncu-erbakan-2036466
bize nasıl kitap okunur ve hangi kitaplar okunmalı sorularının cevabını veren bir filozof. çok okuyan çok düşünen bir adam. yazıları hitabetinden bin kat daha başarılı bir bilge. her şeyden önemlisi hayalleri ve medeniyet mefkuresi olan dert sahibi bir müslüman.acaba hangi kitapları okusak diye kara kar düşünen arkadaşlar mutlaka şu yazıyı okumalıdır:http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/onumuzu-acacak-bir-oncu-kusak-icin-100-kitaplik-okuma-listesi-2034253
islam münevveri, elbette çok okuduğundan komprime bir hal ile müstakim kalması zor olduğundan zaman zaman hatiatı olacaktır.şurada ki tespitleri hakikatlidir maşallah.http://www.risaleajans.com/nur-alemi/said-nursi-cagdas-islam-dusuncesinde-bir-milad
en sonunda sinirlendirmişler. haklılık payı var. söylediklerinin büyük bir kısmı doğru. burada en büyük etken entelektüellerin de ortaya bir şey koymamaları. bunun payı da var. kendi içinde değişikliğe gitmeden dünyayı değiştirmeye çalışmamız komiklikti. suriye ve ortadoğu politikamıza yönelttiği eleştiriler yerinde.

ab ve nato ile ilişkilerimiz hususunda da bir nebze haklılık payı var. evet, ilişkiler kesilmeliydi. ama alternatifimizi üreterek ve romantizmden öte, realist bir politika çerçevesinde hareket ederek bunu ortaya koymalıydık. ne yazık ki suriye ve arap coğrafyasındaki bataklık bizi içine çekiyor.

https://www.youtube.com/watch?v=d7ggckw_6yo

bir başka hata da çözüm süreci. buna değinmemiş.

o dönem şöyle yazılmıştı.

#423117

gelinen nokta ortada.