ahmet hamdi tanpınar ın okunduğunda insana ilham veren, yeni ufuklar açan, düşündüren, hatta tüm kişisel gelişim kitaplarının gerksizliğini yıllar öncesinden ortaya koyan, "okudum da değiştim yahu!" dedirten müthiş kitabıdır.
çetin altan'ın dilekçe isimli oyununda da çokça zikredilir bu kurumdan. hatta olay orada geçer.
gerçekten bu işi yapmakla yükümlü memurların muvakkit olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. günlük olarak namaz vakitlerinin ve saatin o gün güneşin doğuşuna göre ayarlandığı yer. (bkz:şeb-i yelda)(bkz:alaturka saat)
ismail abinin de bir dönem çalıştığı kurum https://youtu.be/zwpkrel7f0o
çok lezzetli , akıcı kitap. okuyup , 3-5 yıl sonra tekrar okumak isteyecek olma ihtimaliniz yüksek.her okuyan birsürü malzeme, anekdot, alternatif okuma çıkarabilir sanki.en barizi,ihtiyaçlar nasıl oluşturulur, nasıl hayali ürünler bir anda hayatın vazgeçilmezleri haline getirilir,tüketme zorunluluğu hissettirilir..(*)bürokrasi eleştirisi.
ahmet hamdi tanpınar'ın şeyh zamani hazretlerinin hayatını ve eserlerini anlattığı eserdir.dikkat çekici cümleleri şu şekildedir;"insan her şeyi açıkça söylemedikten sonra neden yazı yazsın? bu cinsten kayıtsız ve şartsız bir samimilik ise bemehal bir süzme eleme ister. her şeyi olduğu gibi söylemek mümkün değildir. sözü yarıda bırakmaktansa, vaktinde iyi tasarlamak, okuyucu ile bemehal anlaşacağınız noktaları seçmektir.çünkü samimiyet tek başına olan bir iş değildir.öteden beri cenabı hakk'ın insanlara bu hayatı yazmak için değil, iyi-kötü yaşamak için bahşettiğine inananlardanım.""hatıralarımı yazmaktan kastım kendimi anlatmak değildir.sadece sahip olduğum bazı vakaaların unutulmamasına yardım etmektir.""saat allah'ı bulmanın en sağlam çaresi idi ve bu sıfatla eskilerin hayatını idare ederdi.""saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır."
"hayatta "hep" i elde etmek için "hiç" in kısır çölünde yaşamayı tercih etmişti."
sağlam bir modernizm ve bürokrasi eleştirisi olan kitap. sosyal bilimlerde yüzlerce makale, kitap ile anlatılan bir çok şey tanpınar'ın sembolizmi ile karakterler, olaylar üzerinden başarılı şekilde tasvir ediliyor. doğu batı karşılaştırması, zaman tanzimi, pozitivizm vs.
daha da derin bir analizle, hiç yaşamayan şeyh ahmet zamani efendi adlı bir zat hakkında kitap yazılması, konferans düzenlenmesi ve dünyaca ünlü tarihçilerin bu zatı araştırmak için istanbul'a gelmesi kemalist dönem devrimleri ile ve "muhayyel cemaat" diye tabir edilen "icat edilen cemaat" kavramı ile de rahatlıkla ilişkilendirilebilir.
özellikle, hastasına zorla hastalığına uygun rüya gördürmeye çalışan dr.ramiz efendi karakteri taklitçi batılılaşmanın ve pozitivizmin çok iyi bir eleştirisi. tam olarak şöyle diyor: "nasıl olur? sizin gibi bir zat hastalığına uygun tek bir rüya görmüş olmasın! bari bundan sonra biraz gayret etseniz..." daha sonra hastasına görmesi gereken rüyaların listesini verir. hasta itiraz edince de "bu müsbet bir ilimdir dostum" diyerek savuşturur.
bunu kemalist dönem modernleşme çabaları ile beraber düşününce daha anlamlı oluyor tabi. avrupa'dan alınan kanunlar, kılık kıyafet, alfabe; ve bunların medeni ve çağdaş olmanın gereği olarak sunulması.
daha da derin bir analizle, hiç yaşamayan şeyh ahmet zamani efendi adlı bir zat hakkında kitap yazılması, konferans düzenlenmesi ve dünyaca ünlü tarihçilerin bu zatı araştırmak için istanbul'a gelmesi kemalist dönem devrimleri ile ve "muhayyel cemaat" diye tabir edilen "icat edilen cemaat" kavramı ile de rahatlıkla ilişkilendirilebilir.
özellikle, hastasına zorla hastalığına uygun rüya gördürmeye çalışan dr.ramiz efendi karakteri taklitçi batılılaşmanın ve pozitivizmin çok iyi bir eleştirisi. tam olarak şöyle diyor: "nasıl olur? sizin gibi bir zat hastalığına uygun tek bir rüya görmüş olmasın! bari bundan sonra biraz gayret etseniz..." daha sonra hastasına görmesi gereken rüyaların listesini verir. hasta itiraz edince de "bu müsbet bir ilimdir dostum" diyerek savuşturur.
bunu kemalist dönem modernleşme çabaları ile beraber düşününce daha anlamlı oluyor tabi. avrupa'dan alınan kanunlar, kılık kıyafet, alfabe; ve bunların medeni ve çağdaş olmanın gereği olarak sunulması.