gençliğe hitabe – dertli sözlük
konya beyşehire ilk gittiğimde ilçenin şehir merkezini ve gölü gören en güzel tepesine koca bir tabela olarak çakılı gördüğümde 'ulan bu mereti de her yere asıyolar' diye söylendiğim tepeye çıktığımda hitabenin üstad necip fazıl kısakürek'in gençliğe hitabesi olduğunu görünce gözlerim dola dola okuduğum mısralardır.
uzun olduğu için buraya eklemiyorum. bir zamanlar gençler ezbere bilirlerdi hitabeyi. bize ezberlemek nasip olmadı.
surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!

ey kahbe rüzgã¢r, artık ne yandan esersen es! ...
kim var? diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert ben varım cevabını verici, her ferdi benim olmadığım yerde kimse yoktur! fikrini besleyici bir dava ahlakına kaynak bir gençlik...
kaldırılabilme ihtimali belirince twitter'da #gencligehitabekaldirilamaz hastag'i ile tt oluverdi.

anlamadığım birkaç husus var.

1-bu hitabenin asılı olduğu okullardan geçmiş bütün talebelere muhtevasındaki kelimelerin manası sorulsa, kaçı yarısından fazlasını biliyordur?
2-bu hitabeyi savunan kitle ne diye osmanlı türkçesine bu kadar muhalif?
3-bu hitabeyi kaleme alanlar ve okullarda asılmasını mecburi kılanlar hani ileri görüşlüydü? yahu tamamı arapça kökenli kelimelerden müteşekkil bir hitabe kaleme alıyorsun, sonra da arapça ve farsça'yı türkçeden silme inkılabını gerçekleştiriyorsun? hiç mi düşünmediniz bu gençlik 'hitabe'nin manasını bilmekten mahrum kaldılar. sahi hitabe ne demek?

bir işe imza atmadan önce kafayı çekersen olacağı bu.
mustafa akyol güzel ifade etmiştir:

(http://www.stargazete.com/yazar/mustafa-akyol/-genclige-hitabe-de-kaldirilmali-haber-420134.htm)
b.d. yayınları'ndan alıp, kitaplığımın yanına astığım ve ortaokul öğrencisi kardeşimin de ezberlediği, bir gün okulda öğretmeninin "gençliğe hitâbeyi kim okumak ister?" sorusuna "bir gençlik... bir gençlik... bir gençlik..." diye karşılık vermesine sebep olan hitâbedir, candır.
genç'de yayınlanan bir yazı:
(http://gencdergisi.com/2074--hitabe--tartismalarina-genc-el-koydu--.html)

'''sen umursamaz, aldırmaz, dertlenmezsin; bu, sadece dedene, toprağına ve özüne ihanet olmaz, bahreyn'de kardeşin kardeşe sıktığı kurşun olur. sen sanal dünyalarda iç gıcıklayan işler yaparsın, arzda deprem olur. sen nazarının ve ruhunun iffetine kastedersin, denizde tsunami olur. sen bir günah işlersin, dünyayı ateş, kan ve bela bürür.'''