müslümanların kendi düşünce sistemini kurmasının gerekliliği – dertli sözlük
birçok sorunumuzun çözümünü içinde barındıran gerekliliktir. şuan ki mevcut düşünce sistemimiz aslında pozitivist ve akılcı düşünce sistemidir. eğitimden ekonomiye, psikolojiden sosyolojiye, mühendislik ilkelerinden fen ilimlerine kadar herşey de kendi düşünce sistemimizi kurmalıyız. pozitivist ve akılcı düşünce sistemi inançsızlığı beraberinde getirdiği için, sorunlar daha çözülmez, karmaşık olmaktadır. aydınlarımız kendi düşünce sistemimizin adım adım inşası için çalışmalıdır. batıdan gelen düşünce akımları bizim inancımız ve kültürümüzle çelişmekte, sorunlara önerilen çözümler yetersiz kalmaktadır. aslında bu düşünce sistemlerinin uygulanması, batılılaşma ile başlamaktadır. inanç olarak materyalizmi reddetsek de günlük hayatımızda birçok konuda ve felsefe de karşımıza çıkmaktadır. bu ise bizim üzerimizde kafa karışıklığı ve sorunların dallanıp budaklanmasına neden olmaktadır. materyalizmi inanç olarak belki çürüttük ama felsefe olarak çürütmemiz gerekir.
şimdiye kadar hep eleştirilerde, batılılaşmanın bize verdiği zararlar üzerinde dururken hep giyim, yeme ve daha birçok alışkanlıklarımızın değiştiğini ve modernizmin etkilerini şikayetvari bir şekilde dile getirildi. ama asla bizim düşünce sistemimiz üzerinde durulmadı. sorun bizim düşünce sistemimizde.
hristiyanların benimsediği düşünce sistemleri müslümanlar için tam hezimetti. ileriye götürmedi. çünkü islam'ın bilim ve teknikle bir sorunu yoktur. hristiyanlar bu düşünce sistemlerine ihtiyaç duydular, sebebi ise hristiyanlığın dogmaları bilime engeldi. oysa biz bu gerçeği kabullenmeyi bilemedik. bizim böyle bir sorunumuz olmadığını düşünemedik.
hume'ın deneyciliğiyle, descartes'ın akılcılığıyla ve hegel'in diyalektiğiyle düşündük. bazılarımız bu yöntemlerle düşündüğünün farkına bile varmadı, bir kısmı ise kasıtlı olarak böyle düşündü. eğitim sistemimizi ve diğer birçok sosyal alanı bu düşünce sistemlerinde kurduk. en iyi düşünenimiz kant'ın pratik aklıyla yani ruhsuz akılla düşündü. halbuki akıl ruhsuz değildir. hareket faydacı değildir. bizler aksiyonumuzda hep allah rızasını düşünürüz. bir fayda için aksiyon sergilemeyiz. bizlere bunları anlata anlata bizleri birer faydacı, hazcı, pozitivist, salt akılcı, materyalist bireyler haline getirdiler. locke anlattılar bize. bize herşeye isyanı, bütün bilgilere şüpheci bakmayı öğrettiler. oysa bizler isyanı ve itaatı iyi bilen bir millettik. bizler allah'a ve rasul'üne itaati bilen bir millettik. ahlakın aslında cahillikten geldiğini sandık. her türlü bilgiyi edindik. ama bu bizim ahlak anlayışımızı yüceltmediği gibi ayaklar altına aldı. ahlakın bilgiden değil, erdemden geçtiğini, hakiki inançtan geçtiğini bilemedik. işte aslında biz ne modernizmle, ne kendini bilmeyen nesillerle savaşıyoruz. bu düşünce sistemlerinin günlük hayatımızdaki akisleriyle savaşıyoruz. farkında değiliz. bize bir i̇mam gazali veya i̇mam rabbani lazım. bu felsefeleri kökünden kazıyıp, i̇slam düşüncesini öğretecek.
islami entelektüellerinin sorunu burada başlıyor. islamı bu felsefelerle yorumluyorlar. bu bir çözüm değil. bu insanları gördükçe gerçekten aydın diyebileceğim çok az insan olduğunu anlıyorum. ilmek ilmek örülmeli bizim düşünce sistemimiz kur'an ve hadisler ışığında. ama hala kısır çekişmeler, basit kavgalar, yüzeysel tedbir ve çözümler, menfaatçi demeçlerle uğraşıyor aydınlarımız. gerçekten çok üzücü.