mülteci – dertli sözlük
bazıları belki mülteci kelimesinin geldiği kökene bakarak "sığınmacı" da diyor. neyi amaçladıklarını ya da nereden bulduklarını pek düşünmek istemiyorum ama bu ifadeyi kullanarak sadece komik duruma düştüklerini söyleyebilirim. nedir "sığınmacı"? belki bu muhabbetler bu kadar savaşın içerisinde gereksiz gibi duruyor ama kafalarda ki önyargıların algılanmayan nedenleri de bunlar kanımca. gelenlerin çoğu dindaşımız ve hatta soydaşımız onlara "muhacir" desek hatta sadece biz değil tüm haber kanallarımız böyle dese, onları nasıl canlandırmaya başlardık gözümüzde? bi düşünelim derim... (not: bazıları böyle yaparsak bu kelimelerin de içlerini boşaltmış oluruz diyebilir ama bence tam tersi olur.)
hayatta kalma ihtimali yüzde ellinin çok altında olmasına rağmen deniz yolu ile kendilerine ülke aramak zorunda kalmak sanırım mülteci olmak. bir gün bir deniz kıyısında cesedinin bulunması ya da hiç adın duyulmadan ölüp gitmek. ya da bir otogarda soğuktan ve açlıktan ölüp gitmek, daha anne demeyi öğrenmeden.
savaş, doğal afet, zorunlu göç gibi sebeplerle bir başka ülkeye sığınan kimseler.

her ülkenin belirli mülteci politikası vardır. bu politika çerçevesinde ülkeler, ülkenin demografik yapısını değiştirmeyecek, ülke kaynaklarını zorlamayacak ve kendi vatandaşlarını da mağdur duruma düşürmeyecek şekilde mülteci kabulü yapar.

mültecilerle ilgili çeşitli düzenlemeler yaparak, mültecilerin mağdur olduğu durumları giderir. yerli halkla mültecileri elinden geldiği kadar muhatap etmemeye çalışır. bunun en büyük sebebi, yabancı bir kültürle karşılaşan yerel halkın, milliyetçilik hisleriyle mültecileri rahatsız etmesine engel olmak isteğidir. mültecilerin zaman içerisinde suça bulaşmasına engel olmak için asayiş birimleriyle onları sürekli gözetim altında tutarlar. asayiş birimleri aynı zamanda mültecileri korumakla görevli olur. eğer mültecilik durumu uzun sürerse ve geri dönme imkanı az bir ihtimalse, mültecilerin yerel kültüre adapte olabilmeleri için eğitim faaliyetleri düzenlenir.

mülteci alımı, önemli bir konudur. her ülke, bakabileceği kadar mülteci almalıdır. aksi halde, hem mülteciler, hem de yerel halk bundan mağdur olur. mültecilerin bir takım suç unsurlarına karışması, istenmeyen bazı gayri ahlaki durumların meydana gelmesine neden olur. yerli halkın da bu gibi durumlarda gösterdiği olağanüstü tepkiler göz önüne alındığında sosyal hayatın bozulma riski söz konusudur.
bir ara (*) twitter sayfama retweet edilmiş çokça tanımı düşüyordu ve tanımlar kalitelilerdi de. kendisini takibe aldım dolayısıyla; ancak üç gün sabredebildim. bizim mahallenin -muhtemelen halisane niyetlerle başlangıç yapmış- tribüne oynayan çocuğunu oynuyordu çünkü.popüler olmak için sarf ettiği üstün gayreti, bir çizgi oluşturup bu çizgiyi bozmadan yazmaya devam etmek için harcasaydı şu anki konumu farklı olurdu sanırım.
#413559vaktiyle yazdığım iyi şeylerei şimdi geri alıyorum.2 sene önce daha derli toplu şeyler yazıyordu, şimdi iyice trollüğe bağladı.fakat gerçek hayatta halen iyi biridir, şüphesiz.
genç dergisinin ağustos 2009 sayısındaki beni çok etkileyen yazıdır. der ki:

''bir mültecisin sen. buralar sana yabancı. gidicisin. bunu fark ettiğin an açılacak kapılara, verilecek beratlara, sunulacak samimiyet nişanlarına aldanma! gideceksin. bir mülteci kadar yalnız… kimsenin haberi olmadan… kimseye duyurmadan ve kimseden izin almadan… tıpkı geldiğin gibi…''
twitter'da bu isimde bir hesap var ve twitterda tek kişiyi takip etme hakkım olsaydı, onu takip ederdim.

(http://twitter.com/multeci_)