kontrolün bende olduğunu hissedemediğim, belirsizlik gördüğüm şeylere tahammül edemiyorum. bu belirsizliklerin hep var olacağını bilmeye de tahammül edemiyorum. çoğunlukla bu durumlar karşısında da var olmaya tahammül edemiyorum. yüzleşmek hep zor geliyor, kaçmak istiyorum devamlı. hem kibir hem acizlik var işin içinde. bir şarkıda “çıkmaya çalışsam da içinden bu bedenin” diyor. işte öyle bir şey var. allah’ın bir bildiği vardır tabi.
bütün yaşamımın böyle geçmesinden çok korkuyorum. artık güzel şeyler olsun istiyorum.
en sevdiğim işten ayrılıyorum sözlük.
kimliğim deşifre olduğu için adam gibi bir itiraf yapamıyorum.(*)
bilgisizliğim beni korkutuyor. bu gece uyutmuyor. hastanın vf'ye girdiğini anladım ama müdahale edemedim. kendimi yargılıyorum bu gece. zamanında müdahale eden bir ekip vardı yoksa gecelerce uyuyamazdım. çok okuyacağım, çok çalışacağım öğreneceğim. saniyelerin bu kadar önemli olduğunu ben bugün öğrendim.
bir yıldır sekizinci sınıf ergenlerine yüzyüze ders verdiğim zeytinburnu'ndan korona olmadan sağ salim üsküdar kıyılarına çıkabildim. cevizlibağ dolmuşundaki survivor dan da kurtuldum. aşı olmadım. olmayı düşünmüyorum (bkz:yatırım tavsiyesi değildir) :)
kolayı bırakıp elmalı sodaya başladım be sözlük. söyle düzelebilecek miyim? ben de tekrar hayatotobüsü nün tanımlarını görebilecek miyim be sözlük?
uzun aradan sonra sözlüğe girip + oy alan o entryi ben mi yazdım diye düşündüm.
"havadis'te 30 tane bildirim biriktirebilecek kadar ne kadar uzağa gidebildim?" demiş bir cuma mesajı geç gelse anlayan yazar.