(bkz:frankenstein)
özellikle ülkemizdeki fabrikalarında işçileriyle ciddi sorunlar yaşamış ama bunu bir kaç internet sitesi dışında dile getiren ya da getirebilen bir medya kuruluşu olmamıştır. bu bağlamda medyaya parasıyla yön verebilen gizli güçlerden biri olduğu söylenebilir. hergün çıkan saçma sapan reklamlarda aslında bunun bir göstergesi. -reklam yapmaya çok ihtiyacımız yok ama işte başka türlü de medyayı kontrol edemeyiz- anlayışındalar. son reklamlarında mutluluğun alınır, satılır ve pazarlanır bir şey olduğunu söylüyorlar. yani -para,para,para-anlayışındalar artık. ayrıca i̇ş yaparken i̇slami kaygılarının olmadığını da çok rahat söylüyorlar. ( isteyen internetten araştırsın hemen bulur kimin ne dediğini. mobilden yazdığım için link arayamadım şimdi :) ) şu gözlemimi de ayrıca belirteyim. halk artık özellikle büskivit kategorisinde belirli ürünler dışında ülkerden soğudu ve torku gibi i̇slami kaygısı olduğunu iddia eden, farklı tatlar yakalamayı başarabilen ve de bunu farlı şekilde pazarlamayı başarabilen (torkuyla alakalı yakınlarımdan çokca mesaj aldım mesela :) ) markalara yöneldi. ancak tabi ülker abur cubur dışında bir çok şeyin de sahibi olduğu ve bir çok markalaştırdığı abur cuburuda sattığı (mesela alpella, mesala link...) için pek bu durumdan etkilenmedi. neyin sahibi derseniz bizim toptan mağazaları, şok, diasa (evet, diasa), aytaç, süperfresh, halk, gözde girişim, şehir üniversitesi ve daha bildiğimiz bilmediğimiz bir çok ürün-kurum sahibidir kendileri.
not: bazıları hükemetin arabulucuk yaptığı aytaçta gerçekleşen işçi olaylarından bahsettiğimi zannedebilir ama ben istanbul'un göbeğinde bulunan fabrikalarında yaşanılan olaylardan bahsediyorum.