anadolu insanı – dertli sözlük
fazlaca romantize edilmiş bir figür, önceden ben de anadolu insanı deyince mert, korkusuz, çalışkan, dürüst, vatansever "anadolu irfanı" ile donanmış bir karakter hayal ederdim. fakat işin aslı hiç de öyle değil.

türk toplumunun bozulmasının/dejenerasyonun izlerini sıradan anadolu insanında takip etmek mümkün. ben kendi tecrübelerime dayanarak bir iç anadolu insanı figürü çıkarabilirim; aşırı derecede pragmatist, paragöz, kabilesini (!) her şeyin üstünde tutan bütün ilişkilerinde önce parayı gözeten insanları bu yörede saymakla bitmez. hele bunların tarla tapanı varsa, ya da ticaretle uğraşıyorsa hiç yanlarına yaklaşmamak lazım. bulunduğum ilde, mesela 50-60 yaşında kadınlar çevre köylerden merkezdeki pazara geliyor, oradaki pazarcılardan domates alıp kovalara dolduruyor ve insanlara organik köy domatesi diye satıyor. tarladaki mahsülünün parası eline geçer geçmez soluğu ankara'daki pavyonlarda alan çiftçi figürü normalleşmiş durumda. yıllar önce ali bulaç'ın bir kitabında aynısının doğudaki feodal toprak ağaları için de geçerli olduğunu okumuştum.

türk toplumunun yozlaşması ilk önce köyde başladı, bunu kabullenmek lazım. sezai karakoç'un da tespit ettiği gibi islamiyet daha çok bir şehir dinidir, medeniyet şehir merkezlidir. tarikat ve cemaatlerin şehir merkezli olmasını, köylerde tutulmaması/hor görülmesini iyi düşünmek lazım. köylerde yerleşen gayri islami gelenekler, ki bunların çoğu alevi/kızılbaş/hristiyan geleneklerinden esinlenmiştir, mutedil/şehir merkezli islam anlayışının önündeki büyük engellerden birisidir.