3 adet dometes rendeledim. üstüne kekik, karabiber ve tuz attım. sonra iki diş sarımsak rendeliyip üzerine attım. i̇yice karıştırdım. sonra tencereye yağ döktüm. kaynattım. biraz salça atıp üstüne karışımımı döktüm. ama nasıl enfes kokuyor.
i̇nsanın kendi yaptığı yemek kendisine daha bir lezzetli geliyor. en azından benim için öyle. fakat her şeyden öte insanın kendi abdestli ve dualı yaptığı yemekleri yemesi daha bir tat veriyor. dışarıdan yemek yiyoruz bazen. bu yemekleri yapan abdestli mi, dualı mı, temiz ellerle mi yaptı, yoksa ağzında sigara birine küfrederken mi o yemeği yapıyordu vs. ne idüğü belirsiz nasıl yapıldığı bilinmez şeyler geçiyor boğazımızdan.
bir insanın yedikleri karakterine etki ediyorsa, dışarıdan yediğimiz yemeklerden vazgeçmedikçe karakter anlamında tam istenen seviyeyi yakalamak mümkün olmayacaktır. buna karakter değil de maneviyat, huzur veya dinginlikte diyebiliriz. fakat ne dersek diyelim menfi bir tesir bıraktığı çok açıktır.
bu konuya ışık tutan şu bir kıssayı paylaşmak isterim sizlerle. hz. hızır’ın (a.s.), hak dostlarından abdülhâlık gucdüvânî hazretlerini ziyaret eder ancak ikram ettiği yemeği yemez. hazret, hayret içinde:
“−bunlar helâl lokmalardır. niçin yemiyorsunuz?” der.
hz. hızır (a.s.) ise:
“−evet, helâl lokmalardır; lâkin pişiren, öfke ve gafletle pişirmiştir.” der.
i̇nsanın kendi yaptığı yemek kendisine daha bir lezzetli geliyor. en azından benim için öyle. fakat her şeyden öte insanın kendi abdestli ve dualı yaptığı yemekleri yemesi daha bir tat veriyor. dışarıdan yemek yiyoruz bazen. bu yemekleri yapan abdestli mi, dualı mı, temiz ellerle mi yaptı, yoksa ağzında sigara birine küfrederken mi o yemeği yapıyordu vs. ne idüğü belirsiz nasıl yapıldığı bilinmez şeyler geçiyor boğazımızdan.
bir insanın yedikleri karakterine etki ediyorsa, dışarıdan yediğimiz yemeklerden vazgeçmedikçe karakter anlamında tam istenen seviyeyi yakalamak mümkün olmayacaktır. buna karakter değil de maneviyat, huzur veya dinginlikte diyebiliriz. fakat ne dersek diyelim menfi bir tesir bıraktığı çok açıktır.
bu konuya ışık tutan şu bir kıssayı paylaşmak isterim sizlerle. hz. hızır’ın (a.s.), hak dostlarından abdülhâlık gucdüvânî hazretlerini ziyaret eder ancak ikram ettiği yemeği yemez. hazret, hayret içinde:
“−bunlar helâl lokmalardır. niçin yemiyorsunuz?” der.
hz. hızır (a.s.) ise:
“−evet, helâl lokmalardır; lâkin pişiren, öfke ve gafletle pişirmiştir.” der.
