biraz atarlı bir filozof.'insanlar tanrının her şeyi olması gerektiği gibi yarattığını duymak istiyorlar. siz kiliselerinize gidin ve biz filozofları rahat bırakın'gerçi hristiyanlık merkezli konuşmuş ama inanç mevzubahis olduğu için üzerimize alınıyoruz tabi.acık makul ol şopen, bohem olan bunalımlı olan sensin senin eve kapanman saçın başın karışık bi şekilde günlerce pijamalarınla durman kitap yazman dünyanın çıkmazları içinde ordan oraya savrulman sonra yeyip içip uyuman sonra kendin gibi arkadaşlarınla kavgalar edip hayatın anlamını bulmaya çalışman falan lazım.sen yap bunları evinde pencere kenarında. (*) ama bunları yaparken inanları biyerlere kapamaya çalışmana gerek yok.
insanların karşı cinse duyduğu ilginin salt soy devamıyla alakalı olduğunu söyler. yani aşk, tamamen soy devamını amaçlar. insanlar ölümsüzlük ister ve bu dünyada iz bırakmadan ölmekten korkarlar. en iyi iz de canlı bir varlıktır tabi. o yüzden kendi özelliklerini taşıyacak, onlara benzeyen bir çocuk sahibi olmak isterler. bunun için de karşı cinse ihtiyaç duyarlar. onlara duydukları aşk da budur yani.
çok zayıf insanlar, şişman insanlara ilgi duyar; çok açık tenli insanlar, esmer tenlilere... ve bunların sebebi en ideal insan ırkına ulaşma isteğidir. çok zayıf bir adam çok zayıf bir kadınla evlenip yine cılız bir çocuk sahibi olmak istemez nitekim.
ayrıca erkeklerin kadınlarda bulduğu fiziksel çekicilik de yine erkeğin soyunun devamını sağlayacak çocuğun gelişimi açısından daha sağlıklı bir hamilelik, gelişim dönemi yaşaması için gerekli özelliklerle ilgilidir der.
tabi bütün bunlar içgüdüseldir. düşünüp taşınıp karar vermez insan kime ilgi duyacağına. ilgisinin temelinde bunlar yatar der yalnızca.
içgüdüsel istekler, çekicilik konusundaki savı doğru olabilir belki ama aşkı bununla sınırlandırması saçma gibi.
(*)