bilim-felsefe alacası çok bulanık bir segmentte duran adamcağız.insan akıldan ibaret değildir. insanda çok kuvveler var ki hükmediyorlar. kalb, ruh, vicdan, his, heva vesair.. akıl tatmin olsada bunlarda hisse isterler ve tatmin olmak isterler. bunlar tatmin olmazsa insan hakiki imanı elde edemez.evet halkı bürhandan çok me'hazin kudsiyeti imtisale sevkeder. yani hususan avam olmak üzere, ekser nâs; ayet, hadis ve müttebii olan muhakkıkinin tedrisatıyla tatmin olurlar başka olmaz..olsa da hakiki olmaz..kalıcı olmaz vesair.dolayısıyle dinsiz filozof ve maddeperest bilimcilerin sahasında onları yenmeye çalışmak zaten ayrı bir hezeyan getireceği gibi...hakiki halka da faydası binde birde birdir..evet insan çok anladığı şey varki yapması gerekirken yapmaz. çok anlamadığı şey var ki anlamadığı halde yapar. evet yapmak ki çok basit bir mesele olduğu halde anlamakla olan ilişkisi pek zayıftır. dolayısıyle anlamak merkezi olan akıl ile insanı tahrik etmeye çalışmak pek zayıf kalır.
caner taslaman çağın yetiştirdiği aydınlardandır. lakin....lakin bütün islam-akıl ikilisinde doğru görüşler savunurken akılcılığı abartıp b*ka saran düşünürler konumuna düşmüştür. bunu da yukarıdaki entrylerden anladım. hac konusunda söyledikleri pekte ona yakışır olmamış. akılcılığın dıtını çıkarmış. i̇şte akıl-islam olayını bir türlü dengeleyemiyor bizimkiler. hep kur'an dan gidenlere gelsin:diyanet meali :3.7 - o, sana kitab’ı indirendir. onun (kur’an’ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. diğerleri de müteşabihtir. kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. oysa onun gerçek manasını ancak allah bilir. i̇limde derinleşmiş olanlar, “ona inandık, hepsi rabbimiz katındandır” derler. (bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.
