bir dönem din düşmanlığı için çok sık kullanılan her kılıfa giren kelime tamlaması. ne kadar laçkalaştığına bir örnek kabilinden: dedesinin el-ezher üniversitesi mezunu olduğunu, mahallesinin imamlar mahallesi diye anıldığını söyleyen ve bu giriş ile islama karşı uzak bi insan değilim izlenimi veren asistanın cümleyi mahallemizin camiisinin imamı şöyle bir yazıyı caminin girişine asmıştı 'camiimizin 2.müezzininin bir evi dahi yoktur, ona ev almak için namazlardan sonra para toplayacağız' gibi bir yalanla tamamlayarak her türlü karalama, iftira ile dine karşı düşmanlık besleyenlerin bahane kelimeleri. evet bende otobüs baskısına, okul baskısına, mahalle baskısına, sokak baskısına karşıyım. (*)
her ne kadar ınkar edılsede var olan baskıdır.
bazen olması gereken, bazen de aşırıya kaçan bir durumdur...
ruşen çakır'ın islam,cumhuriyet,laiklik ve demokrasi alt başlıkları ile oluşturulmuş kitabı.
yer esatpaşa üsküdar dolmuşu: (*) (*) (*) (*)
saat 18:30 dolmuş kısıklı civarında kırmızı ışıkta bekliyor. koltuklar dolu ayakta da bir kaç kişi var. arka dörtlünün önündeki üçlü koltukta oturan ikisi bayan 3 kişi dışındakiler olabildiğince sessiz. çıt yok. durum böyle olunca 3 kişinin konuştuklarını duymamak elde değil. er kişi ile hanım kişilerden biri arasında şöyle bir konuşma geçti:
er kişi: ne okuyordun sen?
hanım kişi: marmara işletme?
er kişi(yüksek bir ses ve ardından kahkaha): ee artık bol bol işletirsin hehehehe..
ve işte o anda, dolmuştaki sessiz kalabalık, şoför de dahil olmak üzre herkes dönüp espri canavarı adama baktı, yüzlerinde acı bir tebessüm ile. kimi söver gibi, kimi acır kimi, döver gibi baktı. delikanlının kahkahası kursağında kaldı. şaşırdı, yüzü kızardı. yeşil ışık yanar yanmaz ayağı kalktı ve seslendi:
-kaptan, müsait bir yerde indirir misin?
saat 18:30 dolmuş kısıklı civarında kırmızı ışıkta bekliyor. koltuklar dolu ayakta da bir kaç kişi var. arka dörtlünün önündeki üçlü koltukta oturan ikisi bayan 3 kişi dışındakiler olabildiğince sessiz. çıt yok. durum böyle olunca 3 kişinin konuştuklarını duymamak elde değil. er kişi ile hanım kişilerden biri arasında şöyle bir konuşma geçti:
er kişi: ne okuyordun sen?
hanım kişi: marmara işletme?
er kişi(yüksek bir ses ve ardından kahkaha): ee artık bol bol işletirsin hehehehe..
ve işte o anda, dolmuştaki sessiz kalabalık, şoför de dahil olmak üzre herkes dönüp espri canavarı adama baktı, yüzlerinde acı bir tebessüm ile. kimi söver gibi, kimi acır kimi, döver gibi baktı. delikanlının kahkahası kursağında kaldı. şaşırdı, yüzü kızardı. yeşil ışık yanar yanmaz ayağı kalktı ve seslendi:
-kaptan, müsait bir yerde indirir misin?
time dergisinin amerika, avrupa orta doğu ve afrika, asya, güney pasifik baskılarından sonra mahalle aralarında yayın yapması beklenen 5. baskısı
mahalle kültürü mü kaldı ki baskısı olsun dedirtten şey.
mahalle baskısı denilen şey, mahallenin dışına çıkan liseli kızın etek boyunu kısaltıp, mahalle sınırlarına girince uzatması, sigara içen ergenin mahalleden tanıdıkları görünce babasına yakalanmışçasına saklanması vs'dir. bu baskı ile büyüyen çoğu genç, ileri yaşlarında sevmediği bu baskının adamı olur. ki, iyi ki olur. çünkü mahallenin delikanlısına sigara içirmeyen, kızını koruyup kollayan bu baskı, istemeden kültürü de empoze eder. utanmayı, derlenip toparlanmayı, selam vermeyi öğretir. gençlik yıllarımda bisiklete çok biniyor diye beni babama şikayet eden çaycıya, sigara içen kardeşimi yakalayan bakkala, komşu kızının kafe çalışanı ile görüştüğünü fark edip önce tatlı dille uyaran sonra aileyi bilgilendiren perihan teyze'ye selam olsun. tamam o yıllarda biraz canımızı sıktılar ama olsun.
hatırladığım kadarıyla şerif mardin'in sosyolojik bir tespitini ifade etmek üzere topluma sunduğu kavram.
dertli sözlük'te, yazarlar üzerinde sözlüğün yazılı kurallarının ötesinde bir cendere oluşturmak şeklinde tezahür etmekte olan kavram.kanunsuz ceza olmaz. kanun varsa karşılığında ceza verebilirsin. yoksa sopa sallayamazsın. sallasan da vuramazsın. vurursan da kanundan bahsedemezsin. te o ka!