tahir ile zühre – dertli sözlük
tahir, zühre'ye âşık olmuş. annesini, zühre için dünür göndermiş:-anneciğim, o kızı bana babasından iste, demiş.annesi kızı istemeye gitmiş:-oğlum tahir, sizin kızınız zühre'yi sevmiş. allah'ın emriyle dünür geldim, deyince zühre'nin babası:-oğlunun sanatı, hüneri nedir? diye sormuş.tahir'in annesi:-oğlumun bir hüneri, bir sanatı yok, demiş.zühre'nin babası:-o zaman git var. sanatı, hüneri olmayan birine ben kız vermem! dedi, deyincekadıncağız, eve gelip oğlu tahir'e: "sanatı, hüneri olmayana kız vermem, dedi" demiş.tahir derin bir nefes almış:-yâ öyle mi! pekâla, diyerek yerden bir taş, eline de bir keski almış. o taşı, sabaha kadar yonta yonta bir gül yapmış. sabahleyin kendisi varıp zühre'nin kapısını çalmış. kapıya zühre'nin babası çıkmış:-buyur oğul, nedir derdin? deyince tahir:-ben, akşam annemi zühre'ye dünür gönderdim. kızınızı seviyorum. siz de demişsiniz ki: "sanatı, hüneri olmayana kız vermem!" akşam bu taşı elime aldım ve gonca yaptım. zühre'nin aşkı bir taşı bana gonca yaptırdı, demiş.
bir aşk hikayesi.
bir nazım hikmet şiiri,
tahir olmak ta ayıp değil
zühre olmakta... diye başlar.