iskender pala – dertli sözlük
kalp adlı kitabında geçen alıntı. her okuyuşumda zihnimi arındırır :).

kalbin hakkı bâtıldan, doğruyu yanlıştan ayırt etme ve iyi ile kötü arasında tercih yapma özelliği onu bilgi, algı, düşünce ve inancın merkezi konumuna getirir. bu yüzden kalbin iki yüzü vardır; biriyle hakk'a, diğeriyle halka bakar. yerlere ve göklere sığmayan allah oraya sığar. o bir yoldur, yolculuktur. aşkların, çilelerin, hasretlerin yolu ve yolculuğu... hep dışarıya doğru, hep gözün gördüğüne erişmek insanın gözlerini içeriye çevirip yapması gereken nice yolculukları vardır. bunun için bir aramanın ve arayışın da merkezidir. birinde unuttuğunuz veya birinden istediğimiz bir kalbi aramaktan söz etmiyorum, kalbin kendini aramaktır maksat. i̇nsanın kendisinde saklı olanın izini silmesi... mumdan gemilerle ateş denizlerine açılmak... bulunmayacağını bile bile aramak. bulanların yine de arayanlardan olacağı umuduyla aramak. kalbin durmadan "bud-dub... bud-dub..." diye yankılanması belki de bir gün "bul-dum... bul-dum..." diyebilmek içindir. çünkü bulmak zordur, hele kendinde saklı olanı bulmak dağları başına koyup taşımak gibidir. peki bulanlar yok mudur? elbette vardır; aşk yolunda yürüyenler... peki, buldukları nedir? salt hakikat! kendimizin ve hayatın görünmeyen hakikati... gerçek hayat... neyzen tevfik'in "secde eder hakikatim her an / kalbimin ateş-i mukaddesine" dediği gerçek hayat. kalpte mukaddes ateşler yakan gerçek...