ruh – dertli sözlük
bilimsel bakış açısında hiçbir geçerliliği olmayan kavram.''laboratuvarda çalışanlara sorarsanızruhum sahte''
ruh latiftir. allah'tandır. kötülüğü emreden ruh değildir. nefs ve şeytan kötülüğü emreder. kur'an'da da böyle bahseder. kötülüğü emreden şey terbiye edilir. şeytan bizim irademizde olmadığına göre, nefs terbiye edilir. nefs, bizim irademizdedir.

ruhun nefsin tahakkümünden kurtarılması amaçlanır. ruhun hürriyeti budur. bundan sonra ruh alemleri dolaşır. ilahi bilgi akışı başlar. ruhtan bilgi kalbe gelir. kalbten de zihne. zihne gelen reel hale gelir. kalb, bir geçiştir. ruh ile aklın bağlantısı. nefs bu bağlantıyı manipüle eder. tefekkür, bu bağlantının kuvvetine göre gelişir. nefis terbiye edildikçe nefsin müdahelesi azalır. kalb ruh ile ve kalb akıl ile çok daha uyumlu çalışır.

ruhun kirlenmesi mevzusu, tıpkı zindandaki bir kölenin bakımsızlıktan kirlenmesi gibidir. nefs güçlendikçe, ruh zayıflar. takatsiz düşer. zindanda adeta boğulur. eğer ruh kötülüğün kaynağı olsaydı, kafirlerin hidayetinden ümidi kesmemiz gerekirdi. halbuki bizler kafirlerin hidayetinden ümidi kesmeyiz. bunun sebebi ruhtur. kapı açıldı mı hidayet gelir. kapının açılması da ruhun şöyle aleme bir göz atıvermesidir. zindandan kurtuldu mu, tertemiz oluverir. köle nasıl özgürlüğüne kavustuğu anda temizlik yaparsa, ruh da öyledir. dolayısıyla burada ruhu zindandan kurtarma amaçlanır. ruhu zindandan kurtarmanın yolu da ona pratik yaptırmak, nefsi de terbiye etmektir.

ruha burada pratik zikir ve murakabe ile yaptırılır. nefs terbiyesi ise riyazet ve onu horlamakla olur. böylece kendini sultan zanneden köle olduğunu bilir. esas sultan ise zindandan kurtarılır. sultan zindandan kurtarıldı mı, sorun çözülür. bundan sonra sultanın hakimiyetini devam ettirilmesi amaçlanır.
terbiye edilmeyen ama eğitilendir. terbiye edilen nefistir. ruh, nefsin zindanından dolayı sıkışır. ona hürriyetini vermek, onu nefsin zindanından kurtarma pratikleriyle mümkündür. bu da bir eğitimle olur. ruh allah'ın insana üflediğidir. latiftir. eğitimi de latiftir.
allah'tan gelip allah'a gideceği günü sabırsızlıkla bekleyen, içimizde 'can çekişen' , bir insanla kayayı birbirinden farklı kılan yegane emanet.
allah'ın insana üflediği, uhrevi alemlerle insanın bağlantısını sağlayan ve ulvi emeller besleyen görünmez karakter.