liyakat – dertli sözlük
ehil olma, layık olma durumu.

öyle bir şeydir ki; insanın dininden, kimliğinen, nesebinden evvel liyakatine bakılır.
öyle düşünüyorum ki liyakate biz toplum olarak hazır değiliz. bakkala gidiyorum, dükkan sahibi arka sırada olan ama tanış olduğu kişinin işini önce hallediyor. dolmuşa biniyorum, şoför tanıdık çıkıyor benden para almıyor. vergi dairesine gidiyorum, memur yapmakla mükellef olduğu işi yapmamakta ısrar ediyor, dairedeki memurları tanıyan bir muhasebeciden rica ettiğimde işim hemen halloluyor.
tapuya gidiyorum, kvkk diye bana vermediği bilgileri tanıdığım başka bir meslektaşıma veriyor. savcı hız yapıyor, trafik cezası kesilecek, trafik memuruna savcı olduğunu söyleyip ceza almıyor. hakim trafik cezası kararları zaten masamdan geçtiği için sorun yok diyor, 120'lik yolda radarın da bulunduğu yerde 180'le gidiyor. örnekleri daha da artırabilirim ama bence gerek yok.

bizim bakkalcımız, şoförümüz alt düzey veya üst düzey memurumuz dahil herkes tanıdığı adamın işini hemen yapıp tanımadığı kişinin işini sürüncemeye bırakıyor. eğer ki yasalara uymadığında sorun çıkmayacaksa kul hakkına girme pahasına keyfine göre davranıyor. i̇stisnalar kaideyi bozmaz.

o yüzden öyle düşünüyorum ki biz liyakate toplum olarak hazır değiliz.