inanmayanların hiç bir zaman anlayamayacağı bir güç. bu güç ne matemetikle, ne fizik kurallarıyla ne de mantıkla ifade edilebilir . hatta onlarla çelişir bile. mesela küçük bir topluluğun büyük bir topluluğu yenmesi. 50 kiloluk bir kişinin 250 kiloluk bir mermiyi kaldırması. bunlar işte imanla, inanmakla olabilecek şeyler.(bkz:iman varsa imkan da vardır)
i̇tikatta imamımız imam-ı maturidi'dir. amelde imamımız imam-ı azam'dır.
şafiler ekseriyetle eşaridir. hanefiler de maturididir. ümmet imam bildiyse bizim de imamımızdır. i̇mam-ı azamın fıkhül ekberi vardır. buna şerh yazmış olabilir. ümmet ittifak etmişse bize de imam maturidiye imamımız demek düşer.
i̇manın artıp eksilmeyeceği mevzusuna gelince amelde iman artıp eksilmez.
i̇manın artıp eksilmeyeceği mevzusuna gelince amelde iman artıp eksilmez.
imam-ı maturidi r.a. ye imam demeyen yok zaten, öyle birşey sözkonusu olamaz, ve fakat imam-ı azamı itikadda imamımız bilmemek bir noksanlıktır, bizim itikadi imamımız bir değildir, her kim itikadda yeni bir işkal'e şarih olursa, o zât da o konu minvalinde imamdır. burada vüs'at-uşşerh imam-ı maturidi r.a. de olduğundan, tedris edilirken o vüs'ate göre itikadda itikadda imamımız imam-ı maturididir deriz. çünkü sonra gelen daha fazla izaha nail olmuş, daha fazla meseleye şarih olmuş, hepsi de ehl-i sünnet dairesinde olduğundan tafsil cihetiyle birinciliği almıştır, vakit ve çekirdek cihetiyle birincilik imam-ı azamındır. öyle birincidir ki; ondan sonra gelenlerin geniş itikadını incitmeyecek fıkıh serdeylemiştir, bu fıkıhtan itikadi esaslar nebat etmişlerdir. bu çekirdeği sümbüllendirip bir fidanlık haline getiren imam-ı maturidi r.a. dir.
hepsine maşaallah.
okuyanlara not:
ile olan bu müdavele benim cihetimden tarihi kronolojik bir meseledir, yoksa imamların üstünlüğünün tartışılması değildir, hepsi imamımız, hepsi başımızın tacı, biz onların kıymetlerini takdirden aciziz.
hepsine maşaallah.
okuyanlara not: