hayatımın geneli bir şeyleri bekleyerek geçiyor. bu durum işimden de kaynaklanıyor. o kadar çok bekliyorum ki hemen her şey hakkında düşünecek vaktim oluyor. rutinliğin monarşisinde bazen iş arkadaşlarıyla muhabbete, bazen telefonda haberlere, bazen pencereden sokağa bazense düşüncelere dalıyorum.
alarm çaldığında zar zor açılan gözler, elini yüzünü yıkayıncaya dek vücudunu saran tükenmişlik... dün çıkardığım giysileri giyiyorum tekrar, yeni bir günle avunmaya çalışıyorum.
herhangi bir değişiklik olmaksızın herkes aynı yere akıyor. sessizce işlemekte olan bir saat ibresini andırıyor hayat. herkes dönüp dolaşıp aynı yere geliyor. hep aynı duraklarda soluklanıyorum. mesai bitiminde karşılaştığım kızıla çalmış ve kararmaya yüz tutmuş gökyüzüne bakıyorum.
acaba günlerim bir bir bu şekilde mi akıp geçecek? her geçen gün beni yavaşça törpülerken umut dolu hayallerime yaklaşabilecek miyim? tüm bu düşünceleri kalbimin derinliklerine gömüyorum.
bu gün de gökkuşağını kovalıyorum.
alarm çaldığında zar zor açılan gözler, elini yüzünü yıkayıncaya dek vücudunu saran tükenmişlik... dün çıkardığım giysileri giyiyorum tekrar, yeni bir günle avunmaya çalışıyorum.
herhangi bir değişiklik olmaksızın herkes aynı yere akıyor. sessizce işlemekte olan bir saat ibresini andırıyor hayat. herkes dönüp dolaşıp aynı yere geliyor. hep aynı duraklarda soluklanıyorum. mesai bitiminde karşılaştığım kızıla çalmış ve kararmaya yüz tutmuş gökyüzüne bakıyorum.
acaba günlerim bir bir bu şekilde mi akıp geçecek? her geçen gün beni yavaşça törpülerken umut dolu hayallerime yaklaşabilecek miyim? tüm bu düşünceleri kalbimin derinliklerine gömüyorum.
bu gün de gökkuşağını kovalıyorum.