leyla ile mecnun 44.bölüm
beklemek en korkunç halidir yaşamanın...
insanın sonu gelmeyecek olan bir sürgüne mahkum etmesidir kendisini...
sıkıcıdır.
kötüdür, daha kötüsü karşılıklı beklemektir, bunun da sonu yoktur.
yılları alıyorsa 'ya sabır' sözü dile pelesenk olsa bile içte çizikler bırakacak bir eylemdir,güçtür ancak beklenen gelirse hoştur,pek hoştur hemde.
özlem duyduğun her şeyi allah'a emanet ederek neticeyi izlemektir.
kullanım alanına göre murat etmek gibi anlamları olsa da, akla ilk gelen anlamı olan bir yerde boş boş durma durumudur.
türk insanının -hele de istanbul gibi kalabalık bir şehir de yaşıyorsa- en çok maruz kaldığı haldir diye de düşünmekteyim. devletin işin içinde olduğu her alanda beklememek mucize gibi bir şey.
banka sırası, köprü sırası, hastane sırası, adliye sırası, otobüs sırası vb. ... ... ... /bunları "sırası" yerine "çilesi" olarak ifade etmek daha doğru tabi.
ve çok ilginçtir ki, yıllardır devam edegelen bu bekletme işkencesi can sıksa da, anlık bazı öfke patlamaları dışında halktan bir tepki de gelmemekte; resmen normal bir şeymiş gibi algılanmakta.
diğer bir ilginç noktaysa, bu bekleme sırasında ortaya çıkan boşluğu bir çok vatandaş saf saf milleti izleyerek geçirmekte. eğer yanında bir arkadaşı varsa erkekler: siyaset, spor gibi devleti kurtaracak meseleler konuşurken kadınlar: alışveriş, indirim, ve bilimum dedikodu konularıyla bu boş vakti harikulade değerlendirirler.
allahtan cep telefonları biraz renklendi de, artık kafa ekranda bekleme devri başladı; böylece kendini kitaba vermek, bu karşılıklı konuşmalara maruz kalınmadığından daha kolay bir hale geldi.
ne diye yazdım ben bütün bunları:
beklemeyi hiç ummadığımdan yanıma okuyacak hiçbir şey almadan başladığım bir günün ını beklemekle geçirince, biraz gözlem yapmış bulundum. hazır sözlük yazarlığı falan da var; geleyim şöyle içimdekileri bir boşaltayım dedim.
siz siz olun, yanınızda en azından cep boy bir meal taşıyıverin, burası türkiye, her an bu işkencenin mağduru olabiliyorsunuz...
yağmur altında'sı en üzüntü vericidir.hele ki değer verdiğiniz biri ise.
bazen heveslerimizin bizi yönelttiği bir şeyi, bazen ne olduğunu bilmediğimiz bir şeyi, bazen de bilineni yani şimdilik bize zamanı gayb olup kendisi malum olan ve doğduğumuz andan itibaren yolunu gözlediğimiz ölümü beklemek...
beklemek, son bile olsa ümidi var eder.
beklemek, başlangıcı olsa bir şeyin sona erse de bir başka ümide devreder halini...