cemiyet – dertli sözlük
bazıları cemiyeti canlı bir vücuda benzetmişlerdir. ondokuzuncu yüzyıl i̇ngiliz filozoflarından spencer'e göre cemiyet, uzvî evrimin bir sonucu, canlılar dünyasının bir nevi devamıdır. cemiyet, tıpkı uzvî yapıyı andırır: i̇kisinde de bölümler, bütünlük, çokluk ve birlik vardır. fransa sosyologlarından espinas'a göre cemiyet, yaşayan bir şuurdur. xvii. yüzyıl i̇ngiliz filozoflarından hobbes ve xviii. yüzyılda jean jacques rousseau, cemiyetin sözleşme ile kurulduğunu ileri sürmüşlerdir. hobbes'e göre ilk insanlar aralarında sürekli olan ve aynı şeyi iki kişinin elde etmek istemesinden doğan harbe son vermek için sözleşme yaptılar ve cemiyet kurdular. rousseau'ya göre, insan zekâsının kendiliğinden inkişâfı insanları birlikte çalışmaya sürükledi. aralarında sözleşme yaparak tabiat halinden cemiyet haline geçtiler. tabiat halinde saf kalpli, mesut ve samimi olan insan, cemiyet hayatında hem saadetini, hem de faziletini kaybetti. cemiyet, ferdi çürüttü, hürriyetini öldürdü, onu zincirledi. i̇nsanın tabiat halindeki dostluk ve merhamet duygularına karşılık, cemiyette harp ve huzursuzluk doğdu. alicenaplık, yerini hîle ve hasede bıraktı. rousseau'ya göre cemiyet hayatında bedbaht olan insan için yalnız bir kurtuluş yolu vardır. o da yeniden tabiata dönmektir. (nurettin topçu, sosyoloji, i̇stanbul 1982, s. 9).